Şekerin tadı kaçıyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türk tarımın net dış alımcı durumuna düşüp kadim Anadolu topraklarının üretememe konumuna gelmesi, sanırım geleceğimize yönelik en ciddi tehlike…

İnsan yaşamının vazgeçilmezi gıda ve onun üretiminin, güvenliğinin, sürdürülebilirliğinin kontrolünüzün dışına çıkması, ulusal güvenliğin sadece insansız tanklardan geçmediğinin acı dersi olmamalı bu topraklarda…

Ve tarım üzerinden, gıda üzerinden yapılan yanlışların geri dönüşü de pek mümkün değil yazık ki…

Bugünlerde de ulusal tarımımıza yönelik bir başka hatanın eşiğindeyiz: Şeker fabrikalarının satış oyunu…

Bu konuyu yazılarını kazanımla takip ettiğim Prof.Dr. Mustafa Kaymakçı’nın makalesinden bir alıntı ile analiz etmenizi tavsiye ederim:

“Resmi Gazete’de yer alan bir ilana göre; ‘Türkiye Şeker Fabrikası AŞ’ye ait 14 şeker fabrikasından Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat fabrikalarının ihalesi 3 Nisan’a, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal fabrikaları için 11 Nisan’a, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları için 18 Nisan’a kadar teklif verilebilecek’ imiş.

‘İhalelere gerçek ve tüzel kişiler ile yatırım fonları ve ortak girişim grupları katılabilecek ve pazarlık usulü ile gerçekleştirilecek ihaleler, pazarlık görüşmesine devam edilen teklif sahiplerinin katılımı ile yapılacak açık artırma suretiyle sonuçlandırılabilecek’ imiş.

Kısaca, ‘14 tane stratejik fabrika birden satılacak’ imiş.

Gazete haberlerine göre, şeker fabrikalarının satışına karşı çıkanlar ise şu konuları dile getirmişler:

  • Fabrikaların birçoğu, değerli arazisi ve şeker kotası için satılacak.
  • Bu satıştan sonra Orta Anadolu Bölgesi’nde pancar üretimi, daha büyük bir tehlikeye girecek.
  • Avrupa’da pancar üretiminde söz sahibi olan Almanya, Fransa, Hollanda ve Polonya, şeker fabrikalarını gözü gibi korurken fabrikaları gözden çıkarması doğru değildir.
  • Şeker üretimi ve pazarlaması, tekellerin eline geçecek. Bu durumdan pancar üreticisi kadar tüketici de zarar görecek.
  • Şeker-İş Başkanı Gök, ‘Fabrikaların yerine AVM ve rezidans yapılacak.’
  • Şeker fabrikalarının kamuoyunda hiç tartışılmadan ABD’nin küresel şirketi Cargill Raporu’nun ardından satışa çıkarılacak olması da manidardır. Türkiye’de NBŞ üretiminin %90’ı bu şirketin tekelindedir.
  • NBŞ’lerin tüketimi, AB’nde ve dünyada düşerken Türkiye’de yükselmektedir. Türkiye’de kişi başına NBŞ tüketimi 6 kg. iken AB’de bu miktar 1 kg. civarındadır. NBŞ’lerin insan sağlığı açısından içerdiği sakıncaları dikkate almak zorunluluğu vardır. Türkiye’de üretilen NBŞ, genetiği değiştirilmiş mısır kaynaklıdır. Bilindiği üzere GDO’lar insan sağlığına ciddi zararları taşımaktadırlar’ demişler.

Aslında şeker fabrikalarının özelleştirilmesi yeni bir konu değil. Kemal Derviş’in başlattığı süreç devam ediyor.

Yıllarca önce, özellikle 2009 yılında şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı Şeker-İş Sendikası tarafından ’Şeker Fabrikalarının Satışı Dursun, Şeker Yasası İptal Edilsin!’ imza kampanyaları başlatılmıştı.

Günümüzde de Yozgat ve Tokat’ın Turhal ilçesinde şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı şeker işçileri imza kampanyası başlatılmış bulunuyor. Buna benzer tepkilerin dile getirilmesinin demokrasinin bir ön koşulu olarak kabul edilmesi olduğunu düşünüyorum.

Ve işçilerin sesine kulak verelim. Onlar, kendileri için olduğu kadar bizim için de tepkilerini gösteriyorlar’ diyorum.”

Yani konu sadece istihdam sağlayan, Anadolu toprağından üretime katma değer yaratan işletmelerin peşkeş çekilmesi, GDO’lu NBŞ’lere pazar yaratan acımasız kapitalist bir oyun değil.

Amerikan emperyalizmi ayan beyan ortadayken güncel “Marshall yardımları” gibi “Truva atı” ile bu toprakların geleceğini ipotek altına alma oyunu…

GDO’lu NBŞ’ler ile “en az üç çocuklu” sağlıksız yeni nesillere zemin hazırlama oyunu…

Şekerin tadı kaçıyor