Rasyonel siyaset

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Tanrı, aklı boşuna yaratmadı.” (Fransız filozof Réne Descartes)

Rasyonel tanımına yabancı okurlarımız için açıklama yapma gereği duyuyorum. Şöyle ki rasyonellik, akılsal ve mantıksal anlamına gelir. Felsefi anlamda ussallıktır.

Duygular ve sezgilerle değil de düşünce gücü ile hayata yön vermek anlamındadır. Düşünme, aklı melekelerimizi iyi idare edebilmektir.

Dinsel yapıları, inanç sistemlerini yaşamın merkezine almamaktır rasyonellik.

Bu, sofistike bir yaşam biçimidir. Böylesi bir yaşam biçiminin de taraftarları olduğu gibi karşıtları da olacaktır.

Rasyonel siyaset de hamasi söylemlere ihtiyaç duymadan, düşman olarak birilerini ilan etmeden olanı olduğu gibi değerlendirmektir.

Erdoğan’ın “Acı da olsa doğru reçeteleri uygulayacağız” demesi, bilhassa önemlidir. Bu ifade, hem yanlış politikalar yüzünden ekonominin hasta olduğunun itirafıdır hem de artık “acı da olsa doğru politikalar” izleneceğini söyleyerek rasyonellik umudu yaratıyor.

Rasyonel umut, doğru politika ifadelerini kullanan reis-i cumhurun da bizatihi şahsi anlamda da ülkenin gidişatından rahatsız olduğunu anlıyoruz. Rahatsızlık öyle ayyuka çıkmış bulunuyor ki damadı Berat Albayrak, yakın zaman önce bakanlıktan istifa etti. Bu konuda geçen haftaki yazılarımda değinmiştim.

Derinden bir nefeslenip “Hayret , onca yaşanılanlar sonrası şimdi neler yaşıyoruz?” diyor musunuz siz de?

Meselenin kilit noktası, güçler ayrılığı ile ilgili yönü çok fazla. Nedir güçler ayrılığı ilkesi; yasama, yürütme ve yargı mercilerinin bağımsız olması ve denetlenmesidir.

Parlamenter meclis sisteminin güçlü olması ile güçler ayrılığı ilkesi önemini korumaktadır.

Cumhur yani halkın başı, partili başkan olmaya devam ettikçe tarafsızlık ilkesine ters hareket etmiş olur. Hal böyle olunca da istediği kadar sabahtan akşama “Rasyonel politika kararlarını gündeme getireceğiz” desin, olsa olsa bu ancak laf-ı güzaftır.

Sorunlar ile mücadele etmede akılsal olarak davranmak gibi samimiyet de çok önemlidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son haftaya kadarki konuşmalarında “dış güçler”, “ekonomimize saldırı”, “ekonomik kurtuluş savaşı”,”kendimize yeteriz”, “krizden çıkış yolu İslam ekonomisi” gibi kavramlar bolca yer alırdı…

Sonuçları bellidir: Dolar 9 liraya doğru gidiyordu, bütçe açığı zirvedeydi, rezervler erimişti…

Yazımın başında belirttiğim gibi cumhurbaşkanının kendisi bile kendi yaptığı konuşmadan memnun değil ki birkaç gün önce nedamet getirircesine rasyonellikten dem vurmuştur.

Her iki konuşmasını karşılaştıracak olursak hamasi ve hırçın söylemleri, hemen döviz kurunu etkilemiş ve Euro, neredeyse 10 lira 30 kuruş olmuştu.

İkinci konuşmasını değerlendirirsek dini referanstan ve hamasi söylemden uzak, ussal bir konuşma tarzını koruması ile piyasalar sakinleşti.

Türk Lirası değer kazandı. Döviz geriledi.

Peki ister istemez soruyoruz: “Daha önceleri neredeydiniz?”

Sanat müziğinin de enfes şarkıları arasındadır: “Bir bahar akşamı rastladım size/ Derinden bakınca gözlerinize/Neden başınızı öne eğdiniz/Daha önceleri neredeydiniz?”

Hayret ki ne hayret!

Haftasında Amerika’da yapılan başkanlık seçimleri sonrasında Donald Trump kaybetmiş, Joe Biden başkanlığı kazanmıştı.

Bizim ülkemiz de bu seçimlerden nasibini almıştır.

Hemen akabinde Damat Bakan Berat Albayrak’ın istifa etmesi, döviz kurunu rahatlattı.

Biliyorsunuz kendisi, yaptığı bir açıklamada “Kur sizi neden ilgilendiriyor, dolarla iş mi yapıyorsunuz?” demişti.

Kendisi de ne berbat bir açmazda, çıkışı olmayan bir yolda olduğunu istifası ile kabullenmiş oldu.

Özür dilemek, istifa etmek, sorumluluk ahlakı ile davranmak da bir erdemdir ama keşke bahsettiğim Berat Albayrak’ın istifası, Joe Biden’ın başkan seçilmesi öncesinde olabilseydi.

“Neden mi?” diye soruyorsanız ah canım okur, hani hep diyorum ya samimiyet, dürüst olmanın olmazsa olmaz bir şartı ve en önemli ilkesidir.

İlkeli yaşamak, hayatın her alanında elzemdir fakat kaliteli siyasette ziyadesiyle önemlidir.

Samimiyet olmayınca bir şeyler eksik kalıyor.Tuzsuz, tatsız bir yemek gibi!

Haksız mıyım ama değerli okurum?

Not: Biliyorsunuz size hizmet etmek, Yaratan’a hizmet etmektir. Bu düşünce ile elimden geldiğince en yoğun olduğum günlerde bile her hafta iki gün sizinle bilgi ve tecrübelerimi paylaşmak adına yazılar kaleme aldım. Bu hizmetin mutluluğu manevi zenginlik olarak, huzur duygusu olarak yerini buldu.

Şükürler olsun…

Yine hamdolsun ki fazla ehemmiyetli olmasa da daha sağlıklı olmak için ameliyat olmam gerektiğini alanında uzman birkaç doktor ikaz etti, başımızdan eksik olmasınlar.

Bu sebepten dolayı sizden bir süreliğine -on gün- izin istiyorum.

Allah izin verirse 26 Kasım Perşembe günü tekrardan kavuşmak dileğiyle, size de esenlikler diliyorum.

Rasyonel siyaset