Ölümle dans

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçmiş olsun İzmir’im …

İyi dileklerimiz ve dualarımız bizi insan eyler ama ne ilginçtir ki ölümün soğukluğu, bazılarımızı insani sevgide yakınlaştırmıyor…

“Fırsat bu fırsat” diyerek, “Oh olsun sizlere, sizi gidi gavur İzmir!” teranelerini sosyal medyadan üfürenlerin bir kalbi ve bir imanı olduğundan şüphe ediyorum.

İnsan evladı ortak paydamız değilmiş meğer, bunun akabinde hepimiz aynı imana da sevgiye de sahip değilmişiz.

Neler öğreniyoruz neler, deprem şokundan ve acısından kendime gelip bu satırları kaleme ancak alabiliyorum.

Ölmüş onlarca kişinin vebalini sadece rahmet dileyerek geçiştirmek mi Müslümanlık?

Bayraklı’da, bizzat yerinde kendi gözlerimle olay anının şokunu yaşadım.

Yıkılan evler!!!

Daha on senelik bile değil, halbuki yirmi senelik binalar ayakta sapasağlam duruyor.

Halen daha “Takdir-i İlahi” diyenlere şöyle diyorum, şimdi suçlu Tanrı mı?

Temeli olmayan bir binanın enkaz olması pek muhtemeldir. Kaçak yapılaşma, sahtecilik, o anı kotaran ruhsat belgeleri, yalan dolan akçeli işler vs…

“Çürük raporu verilen binada neden niçin oturma izni verilir ki?” sorusunu sormaz isek, depremin sorumluluğunu sadece Tanrı’ya postalarsak sorunları hasır etmiş oluyoruz. 1999 senesinden bu yana deprem için bir tedbir geliştirilmedi.

Problem çözüme kavuşmuyor, savsaklanıp baştan def ediliyor.

“Bize bir şey olmaz” edebiyatı, yanlış bir kader inancı ile ne acıdır ki teşbihte hata olmazsa ölümle dans ediliyor.

Gösteriş, fiyaka ile gözler boyanıyor, kentsel dönüşüm adı altında yapılan onlarca hatalı yapı ve buna izin verenler, görmezden gelenler de ölen onlarca candan mesuldür.

Tövbe ederiz, bir Fatiha iki İhlas, ölenlere birer Yasin ile kirli ruhlarını aklamaya çalışanlar iyi bilmeli ki Allah kutsal metinleri ölülere değil, yaşayanlara gönderdi.

Hayatımıza düzen ve ölçü vermek için, daha dürüst ve vicdanlı olmamız için…

Kadercilik yapmayalım diye…

Sorumluluk ahlakı ve duyarlılığına sahip olmamız için inanç bir yoldur.

Çirkefliklerimizin üstünü örtme aracı ya da beyinleri uyuşturucu birer afyon değildir.

30 Ekim günü yaşadığımız deprem anında dışarıdaydım .

Gözlerdeki panik ve endişenin, feryat ve koşturmaların ta merkezindeydim.

Tekrarını ve beterini yaşamayalım diye dua etmek kadar sorumluluk bilinci ile hareket etmek zorundayız.

Havuzlu evler, fitnessli evler diyoruz da temeli sağlam mı, sığınağı var mı, ruhsatlı mı diye araştırmıyoruz.

Bundan sonrasında daha temkinli, bilinçli ve vicdanlı olalım ki başka canlar yanmasın!

Ölümle dans