Kilo vermeyi iradeyle ilgili kişisel bir sorunmuş gibi görüyoruz. Hatta pek çoğumuz kilolu olduğumuz için iyi hissetmiyoruz. Üstelik diyet yapmayı beceremediğimizi düşünüp kendi yetersizliklerimize odaklanarak daha beter hissediyoruz. Fakat çeşitli alanlardaki uzmanlara göre durum hiç de öyle değil!
Bizlere, özellikle güzellik endüstrileri tarafından, vücutlarımızın daha hafif, daha parlak ve daha çekici olması gerektiği anlatılıyor. Bu görüşü kadınlara nasıl benimsetilmeye çalışılacağı ve teşvik ettirileceği konusunda hayli çaba sarf ediyorlar. Bizlerde bedenlerimizin nesneleştirilmesi olayına kendimizi kaptırıveriyoruz. Hem de hiç fark etmeden. Böylece önce kendi vücutlarımıza yabancılaşıyor sonrasında da nefret etmeye başlıyoruz.
Bugünlerde ideal vücut imajı; kadınlar için uzun, ince ama büyük göğüslü, erkekler içinse keskin hatlı ve baklava karınlı olarak tasvir ediliyor. Bu durum daha çok modelleri model alma yoluyla ortaya çıkıyor. Onların, egzersiz ve diyet yoluyla kendilerine mükemmel baktıklarını, aynılarını yaptığımızda bizim de öyle olabileceğimizi düşünüyoruz. Fakat bir şeyi göz ardı ederek. Bugün dergiler, internet siteleri ve sosyal medya yayınladıkları kadın figürleri üzerinde çokça oynuyor. Hem de gerçeği saptırırcasına. Özellikle sosyal medya basmakalıp tiplere boğulmuş halde. Maalesef birçok genç de benzer görünüşü yakalamak için tuhaf hallere girmiş durumda. Birbirlerini taklit edip kıyaslıyorlar. Üstelik buna yetişkinler de dâhil oluyor. Sonrasında da mükemmel kadın ve erkek standartlarına uymak için bir uzmana başvurmaksızın sağlıksız, tehlikeli diyetler ve acı verici, pahalı estetik cerrahi operasyonlara başvurabiliyorlar.
Peki, ne yapmalı?
Vücudumuzun yiyeceklerle çok daha derin farkında olmadığımız bir bağı olabilir. Özellikle çocukluk çağlarında ihmale ya da tacize uğramış ve ya görmezden gelinen çocukların sevgiyi elde etmek umuduyla besinlerle aralarındaki bağı geliştirdiklerini ya da zayıflattıklarını yeme bozukluklarıyla başvuran danışanlarımızda gözlemliyoruz. Kendilerini yaşadıkları bu durum hakkında suçlu ve sorumlu hissediyorlar. Mesele nasıl kilo vereceğimiz değil, mesele normal beslenip nasıl kendimizle ve vücudumuzla barışık kalabileceğimizi öğrenebilmemiz. Yemekle ve normal iştahla ilişkimizi iyileştirmek için vücudumuzun normal ihtiyaçlarını yeniden keşfetmemiz şart. Niçin acıkmadan da yemek yediğinizi bulun. Bedeninizi ve ruhunuzu dinleyin. Gün boyu sürüp giden medya bombardımanına değil kendinize odaklanın. Ve lütfen oradan buradan duyduğunuz şeylerle değil, alanında uzman kişilerden destek alarak, emek verin. Aksi durumda ulaşılması imkânsız bir kusursuzluğa, ulaşma çabası içinde kendinizi hapsolmuş biçimde bulabilirsiniz.
Sağlık, mutluluk ve sevgiyle…
