Liberal Ekonominin Çöküşü* Küresel Kriz *Ulusalcı Ekonominin Yükselişi-3

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dr. Alev Coşkun’un yayınlanışının üzerinden 10 yıl geçse de hâlâ güncelliğini koruyan Liberal Ekonominin Çöküşü* Küresel Kriz *Ulusalcı Ekonominin Yükselişi adlı eserini Türk Ekonomisinin Tarihi Gelişimi başlıklı kurtuluş ve kuruluş günlerinden 2011’e kadar  ele alan son bölümüyle bitiriyorum.

Sonuç ve Değerlendirme ile sonlanan bu 3. bölüm; Osmanlı’dan Devralınan Mirasın analiziyle başlıyor. Şöyle ki:“Osmanlı, sanayileşme ve ticarete yatkın değildi. Tarımla uğraşır, askerlik yapardı. Ordunun gereksinimleri için devlet imalathaneleri kurmuştu. Kısaca, feodal üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir tarım ekonomisi. Sonra 16. yüzyılda basit ticari anlaşmalarla başlayan kapitaülasyonlar ve sürekli borçlanarak yaşayabilecek bir duruma getirilmiş bir Osmanlı! İngiliz Büyükelçisi Stanford Canning’in 1858’deki cümleleri, hiç unutulacak gibi değil…

Bugün de aynı uygulama -borçla/borçlanarak yaşamak- geçerli değil mi?

Cumhuriyet, bu yapıyı tersine çevirecek ekonomi politikaları oluşturuyor. İzmir İktisat Kongresi, beş maddede temel amaçlarını belirliyor. 5. madde çok önemli:“Batı Avrupa ülkelerine, Sovyetler’deki düzenin değil, liberal ekonomik düzenin benimsendiği konusunda güvence vermek…“ 1923-1930 arası, Liberal Ekonomik Dönem olarak adlandırılır. Cumhuriyetin ilk yıllarıdır ve Cumhuriyet hükümetlerinin en zor dönemidir. Devlette para yok, dış kaynak yok, özel sektör ve kişilerde yeterli sermaye birikimi yok, girişimci yok…Bu dönemde; özel girişime önem verilir, devlet tekelleri oluşturulur, bankalar kurulur. Boratav’a göre; … milli gelirde sağlanan hızllı reel gelir artışlarının bütün sosyal sınıf ve tabakalara yayıldığı bir dönemdir.

Sözde liberal ama özde devletçi, ulusal ekonominin inşasına girişilir.

Arayışlar başlar. Yeni burjuva yaratılamamıştır. Fethi Okyar’ın liberal ekonomi yanlısı Serbest Cumhuriyet Fırkası; çok kısa sürede gerici kümelenmelerle, devrimleri boğmaya yönelir. Bu nedenle ömrü kısa olur. Atatürk’ün dile getirdiği Bizim yürütülmesini uygun gördüğümüz ‚mutedil (ılımlı) devletçilik ilkesi  esas alınır. İnönü‘nün 30 Ağustos 1930’da Sivas demiryolunun açılışında dediği bugün de geçerlidir:“Liberalizm kuramı, bu memleketin güç anlayacağı bir şeydir. Biz ekonomide gerçekten ılımlı devletçiyiz. Bizi bu doğrultuya yönelten bu memleketin ihtiyacı ve bu milletin yaratılıştan gelen eğilimidir.“ KADRO Hareketi, düşünsel temellerini yaymaya çalışır. ABD ile Sovyetler Birliği’nden görüş alınır. Sonunda komşumuzda karar kılınır. Olağanüstü anlaşma imzalanır Sovyetler ile. Para bulunmuştur, tarım ürünlerimizle 20 yılda ödenecektir.  Planlı sanayi dönemine (1934-1939), Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile girilir.

Devlet Planlama Teşkilatı şimdi yok, kapatıldı. Kim istedi? Niye?

Devlet öncülüğünde hızlı sanayileşme, bu dönemde gerçekleşti. 1929-1939 arası sanayi üretim artışı, dünyada %19 iken bizde %96. Sovyetlere narenciye gönderilerek kurulan Nazilli Mensucat, en ilginç örnek! Günümüz siyasetçilerinin arpalık yaptığı KİT‘lerden Sümerbank, işletmecilik modeliyle harikalar yaratıyordu. Fabrikalar; kuruluşlarındaki çok amaçlı yapıları, kurumları ve konumlarıyla Cumhuriyet‘in sosyal devrimini halk içinde gerçekleştiriyor, örnekliyordu…

Coşkun’un bu önemli ve değerli eserini geç okuduğum için kendimi bir an şanssız hissettim.

Ekonomist değilim ama çokca kalkınmanın nasıl yapılması üzerinde düşünüyorum. Benim gibi arayış içinde olanlara bu eser bir pusuladır, rehberdir.

Değerli hemşehrimiz, büyüğüm, Atatürk idealinin yılmaz savunucusu Sayın Dr. Alev Coşkun’un emeğine sağlık! Sonsuz saygılarımı sunarım…

 

* Alev Coşkun, Liberal Ekonominin Çöküşü* Küresel Kriz – Ulusalcı Ekonominin Yükselişi, Cumhuriyet Kitapları, İnceleme, 1. Baskı, Nisan-2011, İstanbul, 452 sayfa.

 

Liberal Ekonominin Çöküşü* Küresel Kriz *Ulusalcı Ekonominin Yükselişi-3