Laf olsun torba dolsun!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir süredir Birgi’ye uğramamıştım. Küsmüş müydüm? Tabi i ki böyle bir gerekçem olamaz. Lafın gelişi işte ama ara verdiğim doğru. Hatta kimi zaman, hafta sonları önce Birgi’ye uğrar bir iki çay kahvenin arkasından İrimağzı yolundan Kaymakçı’ya yönelirdim.

Peki, neden uğramıyordum?

Yanıtı, araç kullanmayı bıraktığım için…

Akaryakıt fiyatlarının 20 liranın üstüne çıkmasından sonra elbette cepten kaç lira yaktığını hesaplamak durumundayız. En azından son iki yılda orta sınıfın altına düşen bizler…

Geçtiğimiz yıllarda Kaymakçı’ya kendi özel aracımla gelir giderdim ama dediğim gibi akaryakıt fiyatları 7 liradan 20 liranın üstüne çıkınca İztaşıt’ı tercih etmeye başladım.

Neyse, pazar günü kahvaltıdan sonra biraz da içimdeki ufuneti dağıtmak, aylak aylak vakit geçirmek amacıyla “Hadi!” dedim: “Bu Pazar kendime bir ödül vereyim de şöyle bir Birgi havası alıp geleyim.”

Birgi’nin konum olarak en güzel dinlenme alanlarından olan Ulu Camii karşısındaki çınar altı meydanına uğradım. Kalabalık olur düşüncesinde idim ama beklediğim gibi bir kalabalık yoktu. Araç park yeri olarak kullanılan Aydınoğlu Meydanı’nda bile araç yoktu desem yeridir.

Aracımı park ettim. Bir iki esnafa selam verip hal hatır sorduktan sonra, “Nerde hocam eski günler” karşılığı aldım. Müşterisinden yemek ücreti alan bir esnaf arkadaş da “Eski günler yok hocam” dedi. Ben de “Ortalık sakin, otopark bile boş” karşılığını verince, “Yemek ücreti ödeyen müşteri bizim konuşmamıza dalarak “Otobanlar araç dolu” yanıtını verdi. Ben de biraz kinayeli olarak “Doğru, araçlar zevkten oto yollarda git gel yapıyorlardır” dedim.

**

Birgi, bildiğimiz gibi! Öyle üç günde çok şey değişecek değil ya! Çakırağa Konağı hala bakım ve onarımda, giriş yasak. Aydınoğulları döneminden kalma, köşesinde aslan bulunan Ulu Camii’nin doğu yakasındaki görkemli çam ağaçları, kurudukları için kesilmişler. Camii de bakıma alındığı için çevresi tenekelerle kapatılmış. İçeri giriş yasak. Bereket, onarım çalışması yıllardır devam eden Aydınoğlu Meydanı’ndaki tarihi hamamın önü açılmış da meydan biraz olsun rahatlamış…

Ordan burdan, havadan sudan, yöresel yemeklerden derken muhabbete başka bir ortak arkadaşımız daha dahil oldu. Ödemiş’in kültür sanat etkinlikleri ve kent konseyi gündemi derken, akşamı ettik.

Sosyal medyada görünür olma ve tavan yapan egolar üstüne laf ederken sarf edilen bir cümleyi yazmadan geçemeyeceğim:

“İnsan kaç kitap okumuş olursa olsun; adını, yazarını ve konusunu dün okumuş gibi anlatırsa anlatsın, eğer yaşam tarzını ve kalitesini değiştirememiş ise okuduğu kitap sayısının önemi yoktur”

**

Yıllar önce yazdığım bir köşe yazımda Küçükavulcuk mezarlıklarının bakımsız halini dile getirmiş, “En azından çevrelerinin taş duvarlarla örülebileceğini” belirterek, “Birgi’ye giderken bu görüntünün yakışık almadığını” dile getirmiştim. Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi yazıma yanıt vermiş, konuyla ilgilenileceği belirtilmişti.

Ben doğal taş demiştim ama beton taş ile çevrilmeye başlanmış. Bu da bir gelişmedir… İlgilenenlere yörede yaşayanlar adına teşekkür edelim.

“Her şeyi eleştiriyorsun, yapılan çalışmaları görmüyorsun!” demesinler sonra.

Ama daha yapılacak çok iş var…

Laf olsun torba dolsun!