Son zamanlarda yaşadığımız salgın, kişileri kırsala yöneltti. Hatta kentin yakınındaki küçük hobi bahçeleri oluştu. Geçenlerde çıkarılan bir yasayla yıkılmaları gündeme gelse de Danıştay, bu işlemi durdurdu.
Salgın, bir anlamda tarımın vazgeçilmez olduğu gerçeğini insanlara acı biçimde hatırlattı.
Ülkemizde bazı holdingler, Amerikan tipi büyük çiftlikler kurmaya başladı. Özellikle hayvancılık üzerine yoğunlaştılar. Bu arada küçük çiftlikler unutuluverdi.
Yapılan bir araştırmayla dünya çapında çiftliklerin %84’ünün boyutunun iki hektardan küçük olduğu ortaya konmuş.
Pek çok siyasetçi ve bilim insanı, bu küçük çiftliklerin dünyadaki gıdanın büyük bir bölümünü sağlayan büyük endüstri işletmelerinden üstün olduğunu savunuyormuş.
Kanada-Vancouver’daki British Columbia Üniversitesi’nden Vincent Ricciardi ve meslektaşları, bu konuya eğiliyor. Çiftlik boyutunun gıda üretimi dışındaki çıktıları nasıl etkilediğini hesaplamayı amaçlıyorlar. Bunun için 50 yıl boyunca 51 ülkede yapılan 118 araştırmayı inceliyorlar. Vardıkları sonuç: Küçük çiftlikler, büyüklerden daha yüksek verime sahip. Aile emeğine daha fazla eriştiklerinden küçük çiftliklerin ekinleri daha çeşitli. Daha çok biyoçeşitliliğe sahip. Nedeni, pestisit denilen bazı yararları olsa da insanlar ve diğer hayvanlar için zehirleyici maddelere daha az bel bağlaması. Örneğin, zeytinlikler oluşturulurken mutlaka incir ağacı da dikilir. Zeytin sineğinin bir numaralı düşmanı incirdir. İncirin balı, sineği kendine çeker ve öldürücü etkisiyle hiçbir ilaç kullanmadan sinekleri yok eder. Ankara’dan her İzmir’e gelişimizde yol boyunca dağlara-tepelere düzgün sıralar halinde oluşturulmuş zeytinliklerin sıra başlarında incir ağaçları görmüşlüğüm çoktur.
Küçük çiftlik ve çiftçileri desteklemenin gıda üretimi arttırdığı bir gerçek. Ayrıca önemli insancıl ve ekolojik faydaları da var.
KAYNAK: https://sosyalekonomi.org/kucuk-ciftlikler-buyukleri-geciyor/Erişim:13.05.2021-23:53
