Köy meydanlarımız ve İlkkurşun

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün size köylerden yaşam kesitleri vermek istiyorum. 2014 yılında Büyükşehir Yasası ile birlikte köylerimiz mahalle olsa da gönlümüzde köy olarak yaşamaya devam ediyorlar.

Köy denince sakin, doğa içinde, tarımla uğraşan, geçimini tarımdan sağlayan insanımız gelir aklıma. Şehirlerimizde olduğu gibi kent ismini anınca marka olan meydanı, caddesi aklımıza gelirse köyde de köy meydanı gelir.

Etrafında köy kahvesi, cami, köy konağı, bakkal dükkanı, sıcak ve mis gibi ekmek kokusu gelen fırın, biraz uzaktan köy okulunun simgesi Atatürk büstü, kitabesi ve bir direğinin ucunda sallanan kırmızı beyaz ay-yıldızlı bayrağımızı görünce bir huzur kaplar insanı.

Artık köylerde muhtarın, ihtiyar heyetinin hizmet verdiği köy konakları vasıf değiştirmiştir.

Köy meydanında asırlık bir çınar ağacı ya da dallarını sarkıtmış erkek dut ağacı olmazsa olmaz. Köy kahvesinde bir koruk asması. Asmanın çardağı, çınar ve dut ağaçlarının serinliği altında koruk suyu şerbetini içmek ferahlığını yaşarız. Ahşap masalar, ahşap sandalyeler doğal masa örtülerinden bile vazgeçmemeliyiz.

Bu özellikler içindeki yaşam tarzının ekseriyetle erkekler oturup içmek ve dinlenmekle sefasını sürmektedirler.

Bu özgün yapıyı bozmadan zemin kaplamasını, ağacını, asmasını, tek katlı, kiremit çatılı konumlarını bozmadan köy kahvelerine, köy meydanlarına dokunmalıyız biraz.

Değişen, hızla ilerleyen bilişim dijital ortamı içinde çocukların, köy halkının, kadınların cinsiyet ayırımı yapmadan yaşanılıp zaman geçirilecek mekanlar haline getirmeliyiz.

Bizim insanımız, kadınıyla erkeğiyle üretimden, tarladan gelir. Bir bardak koruk suyu, bir fincan kahve içip dinlenebilmelidirler. Önce demokratik bir ortam sağlayarak kuşaklar arası etkileşimin kurulacağı alanlar haline getirilmelidir. Ailelere hitap etmek istiyorsak gençler için ücretsiz internet getirilmeli, çocuklar için bir oyun bahçesi, oyun köşesi, kitaplık yapılmalıdır.

Orada çocuklar ve gençler, aileleri ile anılarını biriktirebilmelidirler.

Gençler, milli ve dini bayramlarda büyüklerini atalarını ziyarete geldiklerinde köylerinde zaman geçirebilmeliler. “Köyümüz için ne yapabiliriz?” diye düşünmeleri gerektiğini anlatabilmeliyiz.

Köylerin girişlerine ‘Hoş geldiniz’ cümlesini doğal malzeme kullanarak yazmalıyız. Her köy meydanına o köy için yazılacak hikayesi ve geçmişte hizmeti olan köy büyüklerini büstle alta rölyef yazısı ile tanıtmalıyız. Köyde yetişen en ünlü meyve ağları ile meydanı süslemeliyiz. Taş ve ahşap malzemenin kullanıldığı, doğallığın bozulmadığı zemin kaplamaları ile suyun buluştuğu tarihi bir çeşmenin olduğu meydanlar haline getirmeliyiz.

Köyün özel bir üretimi varsa köy meydanında, görünebilecek panoda canlı resimler ile anlatılmalı ve cazibe kazandırılmalıdır. Dikkat çekmeli, üretime katkı sağlamalı, farkındalık yaratılmalıdır. Köy meydanında ayda bir kere çocuklar ve ailelerine açık hava sineması izleyebilecek sahnenin kurulacağı alan yaratılmalıdır.

Şehirler çok kalabalık, köyler gitgide tenhalaşıyor. Batı bölgesi köylerimizin birçoğunda sadece yaşlılar oturuyor.

Şehirlerde teknoloji, sanayi ile yoğrulurken köylerde köylülük ve üretim bitiyor. Köyden kente göç edenlerin hepsinin kökeninde köylülük var. Toprak işlenmez, gelir getirmez oldu. Bu köyleri tekrar yaşanılır duruma getirmek, teknolojiyi ve modern tarımı özendirecek çalışmalar yapmamız gereklidir.

Gazetemizin köşe yazarı Selim Şahan hocamızın bir yazısında da yazdığı gibi İlkkurşun (Hacıilyas) köyü, tarihimizin akışının değiştirilmesinde ilk adımın atıldığı yerdir. Köy meydanının yeniden düzenlenmesi için yazılar yazdı.

Ben de köy meydan düzenlemesinde aşağıda yazdığım verilerden yararlanılmasını isterim.

Köy meydanında “Artık kalem değil, silah konuşacak” diyen Ödemiş Kaymakamı Bekir Sami Bey (Baran)

Gönüllü müfrezesini toplayan işgalcilerin karsısına çıkan Yüzbaşı Tahir Bey ve Emir Subayı Hamit Şevket (İnce) Bey, Harekat Subayı Ahmet Rıfat Bey,

Jandarma Yüzbaşı Edip Bey (Sarı Efe),

Yedek Subay Ali Orhan (İlkkurşun),

Ödemiş’ten Kayıkcıoğlu Molla Hüseyin Bey,

Mursallılı İsmail Efe, kardeşi Ali Efe, Gökçen Hüseyin Efe,

Sahra hastanesi kuran Doktor Mustafa (Bengisu) Bey gibi Kuva-yı Milliye direnişine katılan, direnişi yönetenlerin büstleri, rölyefleri yapılmalı, süreç anlatılmalıdır. Direniş ve kurtuluş işlenerek görsel olarak insanların görmek isteyecekleri köy meydanı haline getirilmelidir. Festivalle birleştirilerek turizme açılmalıdır.

Artık Hacıilyas köyü, birkaç saatlik merasimin tamamlanacağı meydan olmaktan çıkarılmalı ve burada köy halkıyla birlikte gün boyu ürettiğini sattığı, kurtuluşun sevincini yaşadığı bir festival olmalıdır.

Köy meydanlarımız ve İlkkurşun