Kilise çanları

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sanayi İnkılabı ile Avrupa devletleri, gelişen sanayilerine ham madde bulmak için dünyadaki diğer ülkeleri sömürmede birbirleriyle yarışa girerler. En büyük sömürge yarışı, İngiltere ve Almanya arasında olur.

Bu sömürge yarışında Avrupa devletleri, ekonomik menfaatlerine göre kendi aralarında kutuplaşmaya başlarlar. Ülkeler arası gerilim artar. Bir Sırp gencinin Avusturya-Macaristan veliahdını öldürmesi, 1. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşler.

İngiltere’nin başını çektiği içerisinde Fransa ve Rusya’nın da yer aldığı İtilaf Devletleri, karşısında Almanya’nın başını çektiği Avusturya-Macaristan ve Osmanlı’nın yer aldığı İttifak Devletleri’ni bulunur.

Osmanlı Devleti, savaş öncesi dönemde Almanya’ya yakınlaşarak demir yolları başta olmak üzere birçok alt yapı çalışmalarını Almanlara ihale eder.

Savaşın ilk yıllarında tarafsız kalan Osmanlı, Almanya’nın baskısı ve bizdeki bazı Alman yanlısı kesimlerin tutumlarıyla bir oldu bitti ile savaşa girer. Tek başına savaşan Almanya, düşmanlarını Yemen, Kanal, Kafkasya ve Çanakkale cephelerine yönlendirerek rahat bir nefes alır. Hatta Çanakkale Savaşı’nın uzaması bile Almanların işine yarar.

Almanların yenildiği ama Osmanlının açık bir yenilgi almadığı I. Dünya Savaşı’nın sonucunda bugün İsrail’in işgali altında olan Kudüs, İngiliz general Allenby tarafından alındığında normalde sevinecek olan düşman devletler İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya olmalı diye aklınıza gelebilir.

Fakat Kudüs, İngilizlerce alındığında Almanya’da tüm kiliselerde çanlar çalınarak Kudüs’ün ele geçirilmesi kutlanmıştır. Halbuki İngilizler, Almanya ile savaşıyordu ve Almanya ise bizim saftaydı.

“Su, suya; bir milletin geleceği de geçmişine benzer” der İbn Haldun.

Yıl 2019 ve Barış Pınarı Harekatı’nda gördük ki müttefik ve dost bildiklerimiz, veto bayraklarını çekiverdiler. Almanya, ülkemizin haklı gerekçelerinin yanında yer almak varken yine menfaatlerinin yanında yer aldı.

1974 yılında işgal ve işkenceden kurtararak bağımsızlığa kavuşturduğumuz bir vatanın cumhurbaşkanı, teröristlerin yıllardır akıttığı kanları göremedi. Uçağının düşmesi neticesinde Rumlara esir düşüp görülmemiş bir işkenceyle şehit olmuş Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel başta olmak üzere tüm şehitlerimizin ruhlarını incitti.

Yemen ve Filistin için bir şey yapmayan Arap Birliği, Barış Pınarı karşısında birleşiverdi ve veto ediverdi.

Ağır Amerikan ambargosu altında devletimiz sayesinde nefes alan İran, tarihte bizi sırtımızdan vurduğu gibi teröristleri yok etmemizden rahatsız oluverdi. Diğerlerini saymıyorum bile…

Bu ve benzeri durumlardan gerekli dersleri çıkararak şu güzelim vatanımızda birbirimize düşmeden birlik ve beraberliğimizi daim eylemeli… Dost ve düşmanlarımızı birbirinden ayırmayı öğrenmeliyiz…

Kilise çanları