KAFA DOKTORU ARANIYOR!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ABD, K. Kore semalarında gösteri yapadursun, kısa bir süreliğine Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Hindistan gezisine çıkmıştı. Malumunuz bir süredir Hindistan’da Müslümanlara yönelik bazı tatsızlıkların yaşandığını biliyoruz.

Hindistan’da 2014 yılında başa gelen Naredra Modi; otoriter, dediğim dedik siyasi dilini sürdürürken Hindistan’ın bir Hindu ülkesi olarak kalmasından yana… Yani ülkede Hindu inancı hakim olup diğer inanç sahipleri her zaman, her koşulda 2. sınıf muameleli vatandaş olarak değerlendirilecek. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı’nın bu gezisini önemsiyorum ve oldukça da önemlidir. Nedense ülke genelindeki basında pek fazla konuşulmadı. Oysa ki önemli…

Ancak, bu savaş tamtamları çalalım anlamına da gelmemeli; dünyanın birçok yerinde Müslüman din kardeşlerimiz zor zamanlar yaşıyor. Bu acılara elbette ki duyarsız kalmayalım, lakin savaş kavga dili ile de sorunlar çözülmüyor.

Siyaseti az çok takip edenleriniz bilir, İsrail ile Mavi Marmara sorununda oldukça hamaset dili kullandık, sonra ne oldu? O dava kapatıldı. Olan, ölen vatandaşlarımıza oldu.

Hamaset dili ile lanlı lunlu konuşmalar ile yakın zaman önce Şam’da cuma namazı kılmayı planlayan hükümet, malum doğu vilayetlerindeki şehidini dahi alamamıştı.

Devlet; hamasetle, öfke ile değil diplomasi ile idare edilirse içte ve dışta huzur ve barış olur. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’

ABD Kongresi, 16 Nisan referandum sonuçlarında büyük bir şaibenin, adaletsizliğin olduğunu şu satırları kaleme alırken açıkladı.

Kim açıklama yaparsa yapsın, YSK’nın (Yüksek Seçim Kurulu’nun) herkesin kafasındaki acabaları gidermesi, mühürsüz zarf polemiğine izah getirmesi gerekiyor. Gerçi Anayasa Mahkemesi de bir adaletsiz bir durumun olduğunu kabul etti. Hayırlısı olsun.

Kanun hükmündeki kararnameler ile yine binlerce kişinin görevine son verildi. FETÖ kapsamında açığa alınan pek çok kişi intihar ediyor.

Fethullah Gülen’i yıllarca eleştirdik ama hükümet onunla 2014 yılına kadar kanka idi.

Şimdi öyle bir durum yaşanıyor ki; hükümetin politikalarını eleştirdiğimizde biz de fetöcü oluyoruz. Öyle kişilerden bu ifadeyi duyuyorum ki; gülmek, kikirdemek ile ağlamak arasında gidip gelmelerdeyim. Allah aklımızı korusun.

Kabağın günahı yok ama bu iş artık kabak tadı verdi. Sapla saman, şapla şeker iyice birbirine karıştı. Binlerce masum insan, zan altında mağdur durumdadır. Yıllarca F.Gülen ile kanka olanlar, pişmiş kelle gibi sırıtırken gariplerin ağlamasına yürek dayanmıyor.

Şu kadarı söylemek isterim; kim olursa olsun, hangi siyasi görüş olursa olsun adaletsizlik yapıp kul hakkı alıyorsa er geç aynısını kendisi de yaşar, ilahi adalet bu yöndedir.

Devlet kadrolarından FETÖ temizleniyor ama bir bakıyoruz bambaşka cemaatler, tarikatlar sızmış. Aaaa dediğinizi duyar gibiyim. Ne yazık ki bu böyle. Efendim, hepimiz Müslümanız. Allah’ına bağlı olmak çok kıymetli bir şey fakat bu kıymetli duyguyu kendine siper ederek devleti kafaya almak, oraya kapağı atmak hangi Müslümanlığa sığar?

Hindistan’daki, dünyanın başka yerlerindeki Müslümanları kurtarmak için önce ahlakımızı kurtaralım. Aziz peygamber, “Ahlakı olmayanın dini yoktur” der. Ahlak; bacak bacak üstüne atmakla sınırlı değil. Adil olmak, kul hakkı almamak, sorumlulukları yerine getirmek, işi erbabına ehline vermekle de ilgilidir.

Falancanın adamı, filanca partiden diye diye işler ehline verilmiyor.

Bakınız Müslüman AK Partili kardeşlerim, Nisa Suresi 58. Ayet ne diyor: “Allah size mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah her şeyi işitir ve görür”

Bunları söylediğim zaman bazıları “Sen bunu fetöne anlat” diyor, “Destur selamün kavlen” deyip boynumu büküyorum.

Müslüman’a ayetten bahsediyorum, ayeti bırakmış particilik yapıyor. Şimdi gülüp göbek mi atayım, ağlayıp karaları mı bağlayım, ne halt edeyim söyleyin de bileyim canım okurlarım.

Ekmekleri, yemekleri lütfen çöpe atmayalım olur mu? Sokak hayvanlarını unutmayalım.

Tırlatmaya az kalmışken şu canım Ödemişimde çöp moloz davası da bir tatlıya bağlansa iyi olacak. Yetiş Ablanız olarak arada çöp de topluyorum da sevabına, her yere yetişemiyorum işte… Şükür doktor bulunmuş. Eh bana müsaade, ben kaçar…

KAFA DOKTORU ARANIYOR!