İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi hakkında

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değerli okurlarım; bu yazımızda İmam-ı Birgivi’nin yaşamı, onun yaşamı boyunca verdiği ilmi mücadeleyi ve etkilerini, nam-ı diğer ‘Birgi’nin dedesi’ni objektif yönden ele alacağız. Öncelikle hakkında yaşamı boyunca ve ölümünden bugüne kadar devam eden tartışmalar olduğunu bilmemiz gerekir. Bu nedenle mevzuyu duygusallaştırmadan sadece ilmi ölçekte ele almakta ve tarafsız olmakta fayda vardır.

Asıl ismi Takiyüddin Mehmet olan Birgivi, 1523(?) senesinde Balıkesir’de dünyaya geldi. Kendisi de büyük bir alim olan babası Pir Ali tarafından sıkı bir eğitimine tabi tutuldu ve Arapçayı burada öğrendi. Arapçayı öğrendikten ve hafız olduktan sonra İstanbul’da medrese eğitimine devam eden Birgivi, burada Hacı Bayram Veli’nin kurduğu Bayramiyye tarikatına katıldı. Dönemin önemli alimlerinden Abdullah Efendi’nin öğrencilerinden olup yanında mülazım olarak çalıştı. Müderris olduktan sonra da Edirne’de görev yapan Birgivi, burada ders vermenin yanı sıra camilerdeki vaazlarında halkı Kur’an ve sünnete uymaya davet ediyordu. Ona göre halk; günlük yaşantısında dinin özünde var olmayan ve sonradan eklenen hurafeleri sanki dinin kendisiymiş gibi uyguluyor, bundan başka Sufi tarikatlar tarafından yoldan çıkartılıyordu. Birgivi, ayrıca Kanuni döneminin en çok tartışılan konularından olan para vakıflarının caiz olup olmadığı hususunda dört risale yayımlamış, bu risalelerinde yine döneminin ünlü alimlerinden Ebusuud Efendi ile ihtilafını açıkça beyan etmiştir. Kanuni’nin oğlu II.Selim’in hocalığını yapmış olan Ataullah Efendi’nin Birgi’de açtığı medreseye müderris olarak tayin edilen Birgivi, öldüğü 1573 yılına kadar çalışmalarını burada sürdürmüştür.

İmam-ı Birgivi’nin yaşamı hakkında verdiğimiz kısa bilgiden sonra onun tarihteki yerini çözümlemek ve savunduğu fikirlerin tarihi önemini incelemekte fayda görüyorum. Öncelikle kendisinin yaşadığı dönemi ele alırsak bu dönem, Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün zirvesinde olduğu Kanuni dönemine tekabül eder. O yıllarda Osmanlı’nın gücünü en çok tehdit eden iç sebep, Anadolu’daki Şii eğilimli tarikatlar ve görüşleriydi. Osmanlılara göre ‘bu tarikatlar -daha önce de yaptıkları gibi- Şii Safevi Devleti’nin de kışkırtmalarıyla sapkın fikirlerini halka yayıp fitne ve bozgunculuk çıkartıyorlardı’. Devletin otoritesini sarsan bu tür tarikatlara ve düşüncelere karşı Osmanlılar daha merkeziyetçi, görece kendi siyasal ve dini görüşlerine yakın din alimlerini destekleyip teşvik ediyorlardı. İleride Kadızadeler ekolü olarak adlandırılan ve bir döneme damgasını vuran anlayış da bu zamanlarda ortaya çıkmıştır.

İmam-ı Birgivi’nin öğrencilerinden olan ve görüşlerinde ondan etkilendiği kabul edilen Kadızade Mehmet’in kurduğu bu ekol; vaazlar yoluyla halkı Kur’an ve Sünnet’e göre yaşamaya, Peygamber döneminin yaşam tarzını o günün yaşantısına uyarlamaya çabalamış ve görece bunda başarılı olmuştur. Devlet yönetiminde de etkin rol oynayan Kadızadeler, bazı tarihçilere göre ‘savundukları katı İslami anlayış sebebiyle’ fikir özgürlüğünün önüne geçmişler, devletin bilimsel ve teknolojik yenilikleri yakalayamayıp geri kalmasına sebep olmuşlardır. Bu konu, bazı çevrelerce hassas kabul edildiğinden ve hala tartışıldığında fazla değinmiyoruz.

İmam-ı Birgivi’nin en çok ele aldığı konu, dini ve ahlaki bozulmaydı. Ona göre bunun altında ümmetin Peygamber döneminin doğrularını bırakıp din dışı hurafi bilgilerle yaşamını sürdürmesi yatıyordu. Bunu düzeltmek için vaizlerin ve alimlerin halkı aydınlatması, dinde daha önce var olmayan kandilleri kutlamak, türbe inşa etmek, para karşılığı Kur’an okutmak veya öğretmek, türbelerde kurban kesmek, ölenlerden medet ummak gibi halkın sıkça yaptığı davranışlarından vazgeçirmesi gerekiyordu (Ömrü boyunca bununla uğraşan Birgivi’nin mezarına halkın yakın zamana kadar çaput bağlayıp dilek tutması da ironiktir). Bu görüşleri nedeniyle yaşadığı dönemde ve ölümünden sonra bazı tasavvufi tarikat çevreleri tarafından eleştirilip yalanlanmıştır. Kendisinin görüşleri, günümüzde Hindistan ve Pakistan civarında daha çok ciddiye alınmakla beraber kabri, bugün Birgi’de bulunmaktadır.

İmam-ı Birgivi Mehmet Efendi hakkında