Gölcük nereye?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Küçük Menderes’in arşivi incelenecek olsa yirmi yılı aşkın sürede kaç kez Gölcük üzerine yazı ve haber yazıldığı anlaşılır. Dünya cenneti diye söylediğimiz bu doğa harikası sürekli yerleşim ve geçici konaklama yeri, ne yazık ki yanlış adımlarla giderek nitelik değiştirir oldu.

Yıllar sonra gölün berrak renginin çamura dönmesinden mi dem vuralım, turizm için atılan yanlış adımlara mı dokunalım yoksa tarımla turizmin çatışmasıyla yitirdiklerimizi mi anlatalım? Bu soruları siz isterseniz katlayarak artırabilirsiniz.

Gölcük, bir zamanlar Ödemiş’in ileri gelenlerinin yazlık dinlencesiyken gölde küçük sandal gezintilerinin yanı sıra yazın sıcaklığını üzerinden atmak isteyenlerin yüzebildiği bir göldü. Bu durum, göl suyunun tarım sulaması için hem Gölcük’e hem de Ödemiş’teki tarlalara verilmeye başlanmasıyla değişmişti, göl suları sonbahar sonu simsiyah bir çamur tarlasına dönüşüyordu. Bu yanlıştan dönülmesiyle birlikte yığma set gölü olan alandaki sular, ölçülü olarak sadece göl etrafında yapılan tarım arazisinin sulamasına verildi. Böylece gölün cazibesi, tüm yıla yayılır oldu. Yaz ve kış birçok insan, Gölcük’e gelerek bölge turizmine katkı verir oldu.

Yaz mevsiminde günübirlik turların getirisiyle ev geçindirmeye çalışan küçük esnaf, kış mevsiminde dükkan kapatarak Ödemiş’e dönüyor. Oysa turizm, yıl boyunca farklı etkinliklerle sürerse bir anlam ve değer kazanır. Bunun yolu da konaklamalı turlarla olabilir. İşte tam bu noktada Ödemiş Belediyesi, yanlış bir yolu tercih etti. Bilindiği gibi Gölcük’te Prenses Otel ve Belediye Oteli (vardı), uzun yıllar konaklama gereksinmesini karşılıyorlardı. Önceki belediye yönetimi, yeni bir otel inşa etmeden var olan belediye otelini önce “Restorasyon yapacağım” diye yola çıkmış fakat restorasyon yapılamayacağı anlaşılınca kıyı yasasına aykırı olarak tümden yıkarak Gölcük’ün otelsiz kalmasına yol açmıştır. Prenses Otel deseniz Allah’a emanet, yıkımı beklemekte!

Yıkılan Belediye Oteli’nin yerine iki belediye başkanının da hazır olduğu yeni otelin görkemli temel atma töreninin bir hafta sonrası yüklenici firma, iflas ederek Gölcük’ü terk etmiştir! Bu garip ve çelişkili durumda ne yapılmalı? Bana göre mevcut kıyı yasasına uyularak temel kapatılıp otel yeri yeşil alan ve gezinti yeri olmalıdır. Bunun yerine Gölcük’ün Ödemiş’ten girişinde (Gölcük-Bozdağ ara yolunun başında) belediyeye ait meşelik alana (tahminen 11 dekar) en az dört yıldızlı, içinde konferans, düğün vb. etkinliklerin yapılabildiği otel inşa edilebilir. Bahsettiğim alanın bitişiğindeki küçük parseller de kumlaştırılarak harika göl ve dağ manzaralı, 12 ay hizmet verecek ve Gölcük’ün ülke çapında görünürlüğünü artıracak bir proje gerçekleşebilir. Eğer bu yapılırsa ardından Gölcük teleferiği de hayata geçer. Otel ve teleferik bağlantısıyla bir taşla iki kuş vurulmuş olur.

Yazılarımı yarım ağızla okuyanlar, benim sadece birilerini eleştirdiğimi sanıyor. Onlara tavsiyem, üşenmesinler ve yazdıklarımı satır satır okusunlar. Bu ülkeye ve soluk alıp verdiği kente henüz borcunu ödeyememiş biri olarak çözüm üreten, öneren yapıcı eleştiriler kaleme almayı bir görev kabul etmişimdir. Sayın Mahmut Badem, bir gün çalıştığım gazete bürosuna gelerek bana sitemkar gülümseyişiyle “Hiç kimseden çekmedim sizden çektiğim kadar!” demişti. Evet, eleştiri düzeyliyse sineye çekilir. Kendim de yıllarca yöneticilik yaptığımdan bu işin ne denli zor olduğunu bilirim. Hele bir kentin doğumdan ölüme kadar yaşayan her ferdiyle ilgilenmenin zorluğu karşısında “Çekilir kahrı yok bu işin” dersiniz. Ama hayata dar bir pencereden bakarsanız gününüzü gün eder, Ağustos böceği gibi öter durur, kışa hazırlık yapmadan yok olursunuz. Eğer siz de Koca Doktor Mustafa Bengisu gibi gecenizi gündüze katar, tehditlere pabuç bırakmadan o kent için ter dökerseniz yıllar geçse de hayırla anılırsınız. Siyasetle yoğun uğraşanlara varın sorun: Cumhuriyet’ten bu yana Ödemiş’te görev yapan kaç tane belediye başkanının adını sayabilirsiniz? Hiç sanmıyorum bu sayı üçü beşi geçsin. Bu arada bir tüyo vereyim: 12 Eylül’ün atadığı Kemal Kumuk’u ben hiç unutamam. Bugün hepimizin yakındığı ama onun ardından seçimle gelen hiçbir başkanın başaramadığı bir işi başardı; esnafın haksız olarak sürdürdüğü kaldırım işgallerine son verdi!

Bugün Makedonya’yı da kapsayan bir Balkan turuna kim katıldıysa mutlaka Ohri Gölü’nü görmüştür. Her tur firması, mutlaka bu gölde tekne turu yaptırır yolcularına. Her yıl Dünya Şiir Günü etkinliği, bu gölün kıyısında yapılır. Şimdi gel de yanma, Gölcük’ün Ohri’den neyi eksik? Bence turizme kafası bir türlü basmayan yöneticiler yüzünden bir başka Ömer, yine günün birinde Gölcük yazısı yazar!

Gölcük nereye?