Eski Birgi!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biliyorsunuz Türkçede çok sayıda yabancı kökenli sözcük vardır. Bunların birçoğunu gün içinde hiç farkında olmadan kullanırız. Bunlardan biri ‘nostalji’dir. Fransızca kökenli olan bu sözcüğün en özet anlamı, eskiye duyulan özlemdir. Fransızcadaki kökeninin de ‘sıla hasreti’ veya ‘eve özlem’ deyimlerine dayandığını yazıyor sözlükler.

‘Sıla’nın da Arapçadan dilimize geçtiğini ve kavuşma anlamında kullanıldığını yazıyor sözlükler. Gurbet de sılanın tam tersidir. Yurttan veya evden uzak yerlere gurbet denir.

Geçelim başka bir söze:

“Eskiye itibar olsaydı bitpazarına nur yağardı.”

Ben, bu eskiye dönme arzusunun aslında çocukluğa dönme arzusu olduğuna inanırım.

Çocukluk, sorunların farkına varamadığımız yıllardır. Ekmek elden, su gölden…

Nedense eskide kalanların ve çocukluk yıllarımızın daha iyi olduğuna dair bir genel kabulümüz vardır.

Başka nedenleri de vardır ama ben bunun biraz da yeniye ayak uyduramamanın getirdiği bir uyumsuzluk sorunu olduğuna inanırım.

Neyse uzatmayalım…

Geçtiğimiz günlerde bazı arkadaşların e-sosyal medya sayfalarında Birgi’nin sokakları ile ilgili paylaşımlar gördüm. Konu, Büyükşehir tarafından yapılan cadde yenileme veya döşeme çalışmaları ile ilgili idi.

Kimi arkadaşlar, dökme kilit taşı önerirken kimi arkadaşlar kesme taş, kimileri de Arnavut kaldırımı öneriyordu. Öneriyi yapanlar, doğal olarak Birgi’nin eski doğal yapısına gönderme yapıyorlardı fakat Birgi’nin eski doğal yapısında ne vardı veya gerçekten de çok mu güzeldi, bu konuda donanımlı ve bilgi sahibi miydiler bilemiyorum. Doğruyu söylemek gerekirse açıkçası ben, şehirlerimizin eski fotoğraflarını çok da güzel bulmuyorum.

Biliyorsunuz Birgi’nin bölgemizde çok özel bir yeri vardır. Aydınoğulları Beyliği’nin başkentliğini yapmış tarihi kent, ahşap ve taş ağırlıklı mimari kimliğini korumaya devam ederken bu özelliği nedeniyle gezi severlerin uğrak yeri oluyor. Çeşitli gezi (tur) şirketlerinin Birgi’yi de gezi planlarına almaya başladıklarını duyuyoruz. Kabul etmek gerekir ki bunda son yıllarda yapılan onarım ve tanıtım çalışmaların da önemli bir payı var.

Hiçbir şeyi eskide olduğu gibi kullanmaya veya yapmaya devam edemezsiniz çünkü yaşadığınız çağın ihtiyaçları da söz konusudur. Örneğin çanak antenleri, güneş enerjileri, klimalar… Elektrik ve telefon direkleri ile kutuları… Trafik levhaları… Ve yeni yeni artmaya başlayan konaklama tesislerinin reklam levhaları…Kullandığımız araçların konforları… Topuklu ayakkabılar…

Restore ederken yani onarırken, ‘aynen eskiye bağlı kalalım’ derseniz günün ihtiyaçlarına yanıt veremezsiniz. Öncelikle orada yaşayanlar buna itiraz ederler. Belki dışarıdan gelenler, bir günlüğüne de olsa yer döşemelerinin eğri büğrü olmasına razı gelebilirler ama yürürken zorluk çekerler. Her gün Birgi’de yaşamak durumunda olanların farklı beklentileri olabilir…

Demem o ki Birgi’de iyi şeyler yapılmaya devam edilecekse bunun ortak akılla yerine getirilmesi gerekir. Eski ve yeni başkanlarla muhtarlar, Birgi’de her gün yaşayanlar, Birgi gönüllüleri, Birgi’deki işletme sahipleri, ilgili mimar ve inşaat mühendisleri bir araya gelip “Nasıl yapalım?” sorusuna birlikte çözüm bulmalılar.

Ve onarım çalışmaları Küçükavulcuk mahallesinden başlatılmalı, o ‘nostaljik’ havanın Birgi’ye girmeden solunması hedeflenmelidir.

Birkaç yıl önce de “Küçükavulcuk’u geçince soldaki eski mezarlığın bakımı yapılmalı” yazdım. İlgili kurumdan ‘yapılacak’ yazısı geldi ama…

Eski Birgi!