Emperyal yalan: Soykırım

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1915’te 1.Dünya Savaşı yıllarında Doğu Anadolu’da Osmanlı Devleti’nin Ermenilere soykırım uyguladığı, büyük emperyal devletler ve Ermenistan tarafından iddia edilir. Sadece Osmanlı değil, tarihimize bir bakarsak bu konu hariç hiçbir soykırım iddiası ile karşılaşmayız. Ama 1980’lerden bu yana her 24 Nisan’a yaklaşırken bir endişe sarar. ABD Başkanı, 24 Nisan’da bu konuda soykırım açıklaması yapacak mı? Yaparsa ABD Kongresi ve Temsilciler Meclisi bu soykırım iddiasını yasalaştırıp bizim önümüze koyacak mı? Son zamanlardaki ABD başkanları, bu sözde iddiayı tanımlarken “Büyük Felaket” ifadesini kullanıyorlar, biz de rahat nefes (!) alıyoruz. Bu işin bir de Avrupa ayağı var malum. Orada birçok devlet, konuyu meclislerine taşıdı. Kimi soykırım kararı çıkardı, kimi İsviçre gibi “Soykırım yoktur” demeyi ceza yasasına konan bir maddeyle suç haline getirdi.

Peki yıllarca biz hep bu soykırım yaptık iddiasının Demokles kılıcı gibi üzerimizde sallanmasıyla mı yaşayacaktık? Bunu gören gerçek milliyetçi ve vatansever bir avuç insanın bir araya gelmesiyle 1.Dünya Savaşı sonrası Ermenilerce katledilen Talat Paşa adına atıfla bir komite kuruldu.

Talat Paşa Komitesi, Temmuz 2005’de KKTC birinci cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş başkanlığında kuruldu. Kuruluş gerekçesi, emperyalist yalana karşı durmak, giderek dozu arttırılan “Sözde Ermeni soykırım iddiaları”na belgelerle yanıt vermekti. Bu konu üzerine Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Mehmet Perinçek gibi yine az sayıda tarihçi Rus arşivlerinde araştırmaya giriştiler.

Yukarıda belirttiğimiz üzere İsviçre Meclisi, “Soykırım yoktur” demeyi suç haline getiren ceza maddesini yürürlüğe koyunca iş hukuki olmaktan uzaklaşıp çığırından çıktı. İsviçre’nin “Soykırım yoktur diyen suçludur” şeklindeki hukuk tanımaz kararı, karşısında Talat Paşa Komitesi’ni buldu. Eylem ve karşı duruş, öyle etkili oldu ki İsviçre’nin en büyük partisi SVP’nin genel başkanı Uli Mauer, İsviçre Bayramı’nda Doğu Perinçek’in suçlanmasına temel olan “Irkçılığa karşı yasa” diye anılan kanun maddesinin kaldırılması gerektiğini açıkladı. 18-20 Eylül 2005 günleri, Doğu Perinçek, Bern ve Zürih kentlerine giderek yine basın toplantıları yaptı.

İsviçre makamlarının mesnetsiz iddialarına karşı “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır. Bizi milli devletimizden yoksun bırakma, milletimizi etnik gruplara, mezheplere ve cemaatlere bölme, Türk devrimini yıkma planıdır” dedi.

Talat Paşa Komitesi, daha sonra Berlin ve Paris’e gitti. Aynı mesajları Alman ve Fransız yetkililerine de verdi. Komite, Türkiye’nin haklılığını duyurmak amacıyla “Ermeni Belgeleriyle Ermeni Soykırımı Yalanı, Büyük Proje 2006” adıyla düzenlediği kampanya ile yedi dilde basılan Ermenistan’ın ilk başbakanı Kaçaznuni’nin kitabını yurt dışında önemli şahsiyetlere gönderdi. Ovanes Kaçaznuni, Taşnak Partisi Kongresi’nde yaptığı tarihi konuşmada özetle şu mesajı veriyordu: “Türkler doğru yaptı. Türklere savaş açtık, Türklere karşı ayaklandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Kandırıldık… Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin milli mücadelesi haklıydı.”

İşte bu konuşmanın yer aldığı kitap, uzun yıllar Rus arşivlerinde kalmış, Avrupa kütüphanelerindeki nüshalar ise toplatılarak yok edilmişti. Bu tarihi kitabı araştırmacı akademisyen Mehmet Perinçek, Rus arşivlerinde bularak Kaynak Yayınları’nda basılmasını sağladı. Bu kitap büyük etki yaptı ve AB makamlarını zora soktu. Talat Paşa Komitesi’nin faaliyetlerinin Türk hükümetinden kısıtlanmasını istediler.

2006 yılı Eylül ayında Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, Talat Paşa Komitesi’nin Avrupa Parlamentosu tarafından kınanması, komitenin Türk hükümeti tarafından ortadan kaldırılması ve Türkiye’nin “soykırım”ı tanımasının AB üyeliği için ön şart olması teklifini kabul etti. Doğu Perinçek’in açıklamaları, İsviçre makamlarınca sorgulama konusu yapıldı ve adli işlem başlatılarak yapılan yargılama ile hakkında ceza maddesi uygulandı.

Talat Paşa Komitesi’nin üç yıllık yoğun faaliyeti, 2008 Mart’ında sekteye uğradı. Talat Paşa Komitesi üyeleri Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Doğu Perinçek ve İbrahim Benli, Ergenekon tertibiyle gözaltına alındı. Hatta bu operasyon sırasında Doğu Perinçek hakkındaki mahkumiyet kararı aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru hazırlıklarına ilişkin tüm evrak ve belgelere de el konuldu. Buna rağmen başvuru yapıldı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Doğu Perinçek’in İsviçre aleyhine 2008’de yaptığı başvuruyu 17 Aralık 2013 günü karara bağladı. AİHM, Ermeni soykırımı davasında Perinçek’i haklı buldu. AİHM, kararında “Parlementolar böyle karar alamaz” dedi.

Birleşmiş Milletlerce 9 Aralık 1948’de Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi onaylanmıştır. Sözleşmeyle soykırım tanımlamış ve “Soykırım”ı sözleşmeye taraf ulusların “önlemeyi ve cezalandırmayı üstüne aldığı” bir uluslararası suç olarak tayin etmiştir.

Ermeni Soykırımı, emperyalist bir yalandır. 1915’in emperyal ülkeleri, -buna Rusya’da dahildir- Ermenileri Osmanlı’dan toprak alarak bir devlet kuracaklarına inandırdılar. Gerek Rusya içinde gerekse Osmanlı topraklarındaki bir kısım Ermenileri çeteler marifetiyle ayaklandırarak Doğu Anadolu’da karşılıklı -içinde Kürtler de vardır- kırıma yönlendirdiler. Osmanlı, 1.Dünya Savaşı içinde birçok cephede savaşırken bu iç olayları engellemek için zorunlu tehciri (göçü) Ermenilerin hem kendileri hem de Türk ve Kürt tebaasının güvenliği açısından bulundukları yerden göç ettirme politikasını en uygun yol olarak görmüştür.

AİHM verdiği kararla çok önemli iki tespitte bulunmuştur:

1-Birleşmiş Milletler sözleşmesi uyarınca soykırım bir SUÇTUR. Suçun oluşup oluşmadığına siyaset-parlamentolar değil ancak mahkemeler karar verebilir.

2-Soykırım suçu, ancak uluslararası bir mahkemede ya da soykırım yaptığı ileri sürülen ülkenin mahkemesinde yargılanabilir.

Yıl 2018. Ermeniler hala arşivlerini açmıyorlar. Soykırım işlemediğimizi de biliyorlar. Ellerinde gerçek delil olsaydı bu konuyu çoktan uluslararası bir mahkemeye götürürlerdi. Hoş, evrensel ceza yasaları uyarınca işlendiği tarihte suç olmayan bir fiilden dolayı ceza verilemez. Üstelik cezalar kişilere yöneliktir, devlet gibi tüzel kişileri kapsamaz. Bize yalanlarla saldıran emperyaller ise dönüp kendi tarihlerine bir bakmalıdırlar. Arkalarında Güney Amerika, Afrika gibi yerlerde ne soykırımlar ne acılar bırakmışlardır.

Hukukla kalın.

Emperyal yalan: Soykırım