Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
el ele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
el ele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy köy ülke ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
el ele büyütüp el ele derdik
el ele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
Bülent Ecevit
Gerek ulusal gerekse uluslararası siyasetin, kapitalizm sarmalında kirlendiği bu dönemde insanlığa dair erdemleri, dürüstlüğü unutmamamak adına kalemimden süzülüverdi bu şiir. Şiirin kendisi mi, dürüst, halkın karaoğlanı, siyaset ve devlet adamı rahmetli Bülent Ecevit’in karakteri mi öne çıkar, varın siz karar verin…
Son günler, dünyanın hassas coğrafi noktasındaki ulusumuz ve çıkarları adına kaygı verici, toplumsal bilinçaltımızı olumsuz düşüncelere iten gelişmelere sahne oluyor.
Ulusal cephede yolsuzluk, rüşvet, hak yeme, yüzyıllarda oluşmuş Anadolu değerlerini istismar eden politik zübükler bir taraftan, uluslararası cephede ise bütün bunları kendi ulusal çıkarlarına, emperyalist ideallerine malzeme yapan açgözlüler diğer taraftan…
Ülkenin gündemi, baş döndürücü oranda değişken ve kaygı verici…
Aklı biraz yeten herkes “Niye böyle oldu?” sorusuna kendince yanıtlar bulur…
Bulur da, hangileri gerçeği yansıtır, hangileri doğru çözümlemerle sonuca gider?
Ulusun aslında ideolojik gibi gösterilen ama özünde ideallerden, bilgilerden beslenmeyen nedenlerle kamplaşmış yapısından objektif, doğru tahliller yapmasını da beklememek hayalcilik olur, fantastik kaçar…
Tıpkı Ödemiş’teki imar revizyonundan peyzaj projesi ya da otopark çözümü beklemek gibi…
Şehir-bölge planlamacı kadrosunun altının doldurulmasını ummak gibi…
Doğal ve kültürel zenginliklerin sürüdürülebilirliğini, samimiyetle, bilimsellikle savunmak gibi…
Ulusları, kentleri, kasabaları, mahalleleri geleceğe hazırladığını iddia eden suyun başındakiler, insani olgulardan, bilimsellikten, çok sesliliğin doğru tahlilinden ve mesleki uzmanlıklardan destekleri doğru yönetemediği sürece sevinç ve üzüntünün, kanan ve kandıranın düşman kardeşliği çok canlar yakacak belli ki…
Üstelik ulusların gelişmişlik farklılıklarından mayalanan emperyalizm ile insani değerlerden uzak paragözlülük (kapitalizm), pek de sever bu tarz kurnazlıkları…
Uzun vadeye yayılmayan, sadece günü kurtaran kurnazlıklar, ulusun kaderini belirleme noktasında ise içindeki insanların hem bu gününe hem de geleceğine nasıl zarar verdiğini yaşayarak öğreniyoruz…
Bu zor günlerden geriye sevinen ve üzülen, kanan ve kandıran düşman kardeşliğinden aksine yüzyıllardır ilmek ilmek biriken Anadolu kültürünün insani değerleri, vicdan ve dürüstlük can kardeşliği geri gelir umarım…