Dört işlem

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çıkarma,

Bölme,

Çarpma

Ve toplama…

En sevdiklerinizi çıkarın yaşamdan ya da en sevmediklerinizi ne kalır ki geriye?

Yaşamınızdan birini çıkarmak zordur. Sevilen birinin yokluğuyla sefere çıkar tüm duygularınız.

Öğrenim gördüğü şehirden hafta sonu tatilini geçirmek için eve gelmiş kızınızın ya da oğlunuzun gidişini düşünün. Sanırsınız ki evdeki her şey onunla beraber gitmiş. Bir şeye dokunmak, bir lokma bir şey yemek istemezsiniz. Etrafınızdaki her şeyin anlamı, kokusu, rengi de çekip gitmiştir.

Sevmediklerimizi sevdiklerimizden daha çok önemseriz hep. Hakkımızda ne söyleyecekleri, bizi nasıl değerlendirecekleri önemlidir. Bu, çokluk mutsuzluğumuz için tuttuğumuz bir yoldur. Yanlış bir yol…

Çıkarmak.

Tam olanı azaltır. Eksiltir. Noksanlaştırır. Bazen az önceki cümlelerdeki gibi birbirini tekrar edenleri çıkarmak gerekir. Bu, yaşamımıza artı bir değer katar. Birbirine benzer şeyler, kuru bir kalabalıktır. Bu monotonluktan kurtulmamak, mutsuzluğun farklı bir formülüdür.

Bölmek, çıkarmaya kardeş bir işlemdir. İki parçaya bölmek, üç parçaya, dört parçaya… Bölme çoğaldıkça bölünmüşlük artar. Arttıkça her parçanın gücü azalır. Bundandır karşılığını bulamayan suretlerin zayıflığı. Çarçabuk dağılıp yok oluşu.

Uzağında kaldığımız, ulaşamadığımız hep gözümüzde büyür. Ne hoş atasözlerimiz vardır buna dair.

“Uzaktan davulun sesi hoş gelir.”

“Uzak bayırlar yemyeşil görünür.”

Bölünmüşlük yahut uzaklık, aradaki kusurları yok edebildiği gibi o kusurları çok abartılı biçimde ortaya çıkarabilir de.

Zamanla bölünüp uzaklaştığımız bir bireyin kusurları, bağışlanmaz bir hal alabilir. Oysa onu anlamaya çalışmak, ona sevgi ve yakınlık duymamıza neden olur. Hep emek verdiğimiz kadar sevmez miyiz?

Sokağı kolayca kirletişimiz, hiç süpürmediğimizdendir. Bir kuşun kanadını kırmamız, bir fidanı kesmemiz de bundandır şüphesiz.

Her evlat, ne denli değerlidir annesinin gözünde. Ölümü ve savaşı çağıranların çok büyük bir bölümü erkeklerdir. Savaş meydanlarında birbirini öldürenler de erkekler.

Her anne bilir bir evlat dünyaya getirmenin ne denli zor bir deneyim olduğunu. Onun için uyanmak, mama vermek, altını temizlemek… Yıllarca emek verdiği canın incinmesini istemez. İster ki kimsenin çocuğunun kılına zarar gelmesin. Az emek verdiklerindendir erkeklerin kolayca şiddet uygulamaları.

Çarpmak ve çarpışmak…

Her zaman çarpışan cisimlerden biri kırılır. Bazen bir gövde gösterisidir çarpışmak, bazen de sorunu çözme yöntemi. Zarar gören, daha güçlenip diğerinden alacağı günün hayalini kurmaya başlar. Aslında çözülen bir sorun yoktur ortada. Çözümü olanaksız hale getirilmiş bir sorunlar yumağı oluşturulmuştur sadece.

Toplamak.

Güçlü olmaktır.

Toplamak, farklılıklara hoşgörüyle bakabilmektir.

Toplanmak.

Birbiri için emek vermektir.

Saygı duymak…

Birlikte gülebilmek.

Empati yapabilmek.

Başkalarının acısı için gözyaşı dökebilmektir.

Toplarsanız katreler derya olur. Noktalar koca bir tablo… Her güzellik, birlik ve beraberlikle oluşturulur…

Sevgi ve umutla…

Dört işlem