Dönemeç!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Asıl adı Garip Tatar’dır. Ardahan’ın Hanak ilçesine bağlı eski adı ‘Saskara’ olan Koyunpınarı köyünde doğdu. Halk aşıklarının, söz sohbet bilenlerin dizinin dibinde destan, masal, türkü, efsane dinleyerek büyüdü. Okuma ve yazmayı çok küçük yaşta öğrendi. İlkokulu bitirdikten sonra köy enstitüsüne girmek için yollara düştü. 1957’de Cılavuz Köy Enstitüsü’nü bitirdi. Üç yıl kadar Mardin’in Derik ilçesinde ilkokul, Rize’nin Pazar ilçesinde ortaokul öğretmenliği yaptı. 1961’de Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. Bir süre Türkçe öğretmenliği yaptı. Türlü soruşturmalardan sonra öğretmenlikten uzaklaştırıldı.

1974’te TRT’de yapımcı olarak çalışmaya başladı. Dönemeç adlı hikayesiyle 1970 TRT Büyük Ödülü’nü aldı. Köy Odası programlarını hazırlayan ekibin sorumlusu oldu. Hakullah adlı röportajıyla 1972 Ali Naci Karacan Birincilik Armağanı’nı aldı.

11 Nisan 1980 gününün sabahı evinden işe gitmek üzere dışarı çıktığında silahlı saldırıya uğradı. Sırtına ve göğsüne isabet eden beş kurşun nedeniyle ağır yaralandı, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Olaydan sonra tutuklanan Ahmet Mustafa Kıvılcım, polise verdiği ifadede sırtından vurulan kişiyi ‘düşünceleri için’ öldürdüğünü söyledi. Kıvılcım, Askeri Mahkeme tarafından ömür boyu hapse mahkum edildi fakat cezası, Askeri Yargıtay tarafından bozuldu ve dört yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı.”

Üstteki alıntı, ortalama bir ansiklopediden genel geçer bilgiler.

Biliyor musunuz, böyle onlarca hatta yüzlerce insan adı var tarihimizde. Özellikle 70’li yıllarda…

Ana akım medya olarak adlandırılan, çok reklam alan TV kanallarında duydunuz mu hiç adını? Hayatından esinlenen bir dizi izlediniz mi? Ölüm yıl dönümlerinde adından söz edildiğini anımsıyor musunuz!

2005 yılından beri anısına her yıl öykü yarışması düzenlenmektedir.

Hiç bu yarışmada ödül alanların kimler olduğu ile ilgili haber duydunuz mu?

Ümit Kaftancıoğlu…

“Dönemin ünlü yazarlarının arasından sıyrılıp TRT Büyük Ödülü’nü Dönemeç adlı kitabıyla almış. Kitaba adını veren öyküde köyünden kalkıp parasız yatılı okula ulaşmak isteyen dört çocuğun başından geçen olayları anlatılıyor. Çocukluk yıllarındaki gözlemlerine dayanarak yaşadığı bölgenin ilginç yönlerini, dört çocuğun doğaya ve insana karşı verdikleri savaşımı başarıyla aktarıyordu. Bu öykü, kendisinin olduğu kadar aynı zamanda hiç okuma olanağı bulamayan, ilkokulu bitirip köşelerinde, dağların ardında kalan milyonlarca köy çocuğunun da öyküsüydü.”

Geçtiğimiz cumartesi günü 17 Nisan idi. 17 Nisan, Türkiye’de bir devrimin adıdır. Köy Enstitüleri devriminin adı. Köyden çıkan çocukların köylerine dönüp onların yazgılarını değiştirme çabasının adıdır.

Ne yazık ki ömrü uzun olmamıştır. Kendilerini ‘yerli’ ve ‘milli’ olarak adlandıran siyasetçilerin oklarına hedef olmuş, ‘makus’ düzenin devamı sağlanmıştır…

Bugün köy okulları kapalıdır. Öğretmenler de köyleri terk etmiştir. Bu gidişle köylü de köyünü terk etmeye başlamış, kendini büyük şehre atma telaşına düşmüştür.

Çünkü hayat, onu şehirlere doğru sürüklemektedir. Köylü de dizilerde izlediği zenginliği ve aşkları yaşamak istemektedir. Zenginliği yaşayamıyorsa üç beş adamı ile racon kesmek istemektedir.

Haksız mıdır!

Dizilerde işlenen kahramanlıklar, gerçeklikten uzak ve sahtedir. Uzun sözün kısası; Garip Tatar’lar unutturulmuş, yerine Polat Alemdar’lar oturtulmuştur. Uzatmayalım…

Dönemeç, sırtından aldığı beş kurşunla sekteye uğradı; yazgı sürüyor…

Dönemeç!