DEVA!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Başlığı seçerken çok düşünmedim ama kelimenin kendisinden yola çıkarak çok geniş bir yelpazeden yazılar kaleme alınabilir.

Deva denilince dertlere derman olunacak bir dost da aklımıza gelebilir, bir parti de…

Dost derseniz deva kelimesine uygun bir sanat adamı ve devlet adamı Şair Eşref aklıma geliyor.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerde yaşamış, naif olduğu kadar da adalet söz konusu olduğunda sert mizaçlı olan Şair Eşref, asıl adıyla Mehmet Eşref’in hayat hikayesini günümüzün sorunlarında “Aaaa ne kadar da benzer konulara baş kaldırmış” diyerek okuyorum. Demek ki karanlığın kopkoyu yaşandığı zor ve ilginç zamanlarda bile hak hukuk için mücadele eden asil yürekli birileri çıkıyor.

O dönem Şair Eşref, Osmanlı’nın ‘Hasta Adam’ denilen yıllarında sanatçı kimliği ve diplomatik tavrıyla kurtuluş günlerine zemin hazırlayanlardandır.

Elbette ki Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını hürmet ve rahmetle anıyoruz lakin onların kazandığı zaferde Osmanlı zamanındaki zarafet timsali şahsiyetleri de asla unutmamalıyız.

Son dönemlerde de pek çok alanda aynı anda vermeye çalışılan mücadelede dibi gördük diyebiliriz.

Neden mi? Partili Cumhurbaşkanlığı ile geldiğimiz noktada meclisin yetkileri, denetim organlarının sesleri yok denilecek derecede kısıtlanmış ve neredeyse tek adam yönetimine geçilmiştir.

Cumhurbaşkanının partili bir başkan olarak her konuda söz sahibi olması, yakın akrabasını hazinenin başına getirmesi ve sonrasında ülkemizin hem siyasi hem ekonomi kurumuna verdiği zararları kalem kalem anlatmaya bilmem gerek var mıdır?

Sancılar başladıysa doğum yakındır ya da gecenin en karanlık anı seher vakitlerine yakın olduğumuzu hatırlatır misali yaşanılanlar, selametli günlerin yakın olduğunu anımsatıyor.

En azından siyasi ve toplumsal okumalarım, bana bu duyguyu hissettiriyor.

Salı günkü yazımda siyasette pek çok denklemin değişebileceğinden bahsetmiştim.

Berat Albayrak’ın hazineden sorumlu olmasının istifa ile sonuçlanması da zaten yepyeni denklemlerin kurulmasında önemli bir adım olarak okunabilir.

Geçen gün DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 1. Kurultay Toplantısı konuşmasında da sanki bu ışığı yaktı.

Malum, kendisi bir süre AK Parti bünyesinde ekonomi bakanlığı yapmıştı.

Parlamenter meclis sistemini ve güçler ayrımını savunduğu için, başkanlık sistemini reddettiği için görevinden uzaklaştırılan Babacan, yakın zaman önce kurduğu Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ile birilerinin çoktan gönlünü fethetti.

Aramızda kalsın, sizden saklamam sevgili okurum, bilirsin pek parti tutmam lakin ilk defa bir parti başkanının açıklamalarını kulaktan değil, yürekten dinliyorum.

Samimiyet ve ilkeli duruşa sahip Babacan’ın inanç ve fikir dünyası, belki benim düşünce dünyamdan farklı olabilir ama şu anda bu ülkenin feraha ermesinde Babacan’ın siyasi ve ekonomi bilgisine, ilkeli duruşuna çok ihtiyacımız olduğunu itiraf edebilirim.

Damat Bakan Berat Albayrak’ın istifası için istifadan daha ziyade “İflas bayrağı çekildi” demesi de yakın zamanda siyasi arenada şartlar farklı olacaktır.

Bir zamanlar Recep Tayyip Erdoğan, kendi hocası merhum Erbakan’ın hatırını çiğneyip yepyeni bir oluşumla nasıl parti kurup başa getirilerek desteklendiyse aynı akıbet kendisi için de olacaktır.

Malum, evrende fizik yasaları olduğu kadar manevi yasalar da var. İster “İlahi adalet” diyelim, ister “Karma felsefesi ile karmamız tamamlanıyor” diyelim… Her ne ise “Eden, ettiğini bulacaktır” inancı ile yarınlar adına ümitvarım.

“Şair Eşrefler boşuna yaşamadı” diyebiliyorsak bugünden yüzyıl öncesi için, bir zaman da “DEVA Partisi boşuna kurulmadı. Joe Biden, Amerikan seçimlerini boşuna kazanmadı” diyeceğiz gibime geliyor.

Elbette nihayetinde siyasi yorumlar en zor yorumlardır. Hata yapma riski fazladır.

Ülkemiz adına en iyisi olsun, en iyisinin hangisi olduğunu derdimizin devasını yaşadıkça göreceğiz.

DEVA!