Her yerde bir çatı iddianamesi var ve her biri de “Kara Murat benim” der gibi asıl çatının kendi iddianamesi olduğu iddiasında…
Sokağa çıkıp darbeci askerlere karşı direnen vatandaşa karşı saygımız sonsuz ama nedense ana çatı iddianamesinde dikkati çeken iki ana unsur var.
Bunlardan biri, Eskişehir Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki rütbeli askerlerin pisti karartıp uçakları bozarak kalkışmayı akim bıraktığı, bir diğeri de iddianamenin 291. sayfasında yer alan örgütün hiyerarşik yapısının yer aldığı şema. Bu şemayı hazırlayan, dönemin Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak.
İddianame okudukça ilginçleşiyor, özellikle Akın Öztürk ile ilgili kısımlarda. Eski Türkiye denen ülkede aslında bazı konuların çok da öngörülebildiği, Akın Öztürk’ün genç bir subayken merhum Alparslan Türkeş’in kendisine “Dikkat et Akın, seni devşirmesinler” dediği ve bu konunun savcılık aşamasında yer alması, bu konunun da Akın Öztürk’ün NATO’ya eğitim için gittiği dönemde söylenmiş bir cümle. Bu işin içinde sadece FETÖ değil, NATO’cu diye tabir edilen subayların da olduğu olay, gene ABD’ye dönüp dolaşıp bağlanıyor.
İddianame 5000 sayfa ama içinde yok yok. Gezi Parkı eylemlerinden 17-25 Aralık’a kadar. Ama içinde olmayan tek şeyler var. Birincisi MGK’nın 2004’te aldığı karar, bir diğeri de Yurtta Sulh Konseyi’nin ne olduğu. Olay örgüsü zayıf ve iddianamenin eksik ayakları var.
Ana iddianamedeki bir diğer husus da Mehmet Partigöç’ün yazılı emriyle operasyona gittiğini zanneden halen tutuklu Çakırsöğüt Tugayı’nın durumu ki bu da ayrı bir hukuk faciası ve vahameti…
Olayların aydınlanması için uzmanlaşmış, ciddi, ihtisaslaşmış bir savcılık makamına ihtiyaç var. 5000 sayfalık iddianamede ya da diğer iddianamelerin her birinde suç tarihi farklı. Kiminde 23/04/2009, kiminde şahısların gözaltına alındığı gün. Daha bu konu dahi açıklığa kavuşmuş değil. Haliyle ne kadar savcı o kadar suç tarihi ve iddianame. Gördüğümüz adalet mi onun gözleri hala bağlı ve gerçeğin ışığıyla tanışması bu aşamada zor görünüyor…
