Bütün ilçeler il olsun!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Matematikte bir işlemi küçük parçalara bölerek çözmek veya işlem sırasını gözeterek sonuca ulaşmak sanıyorum en doğru yöntemlerden biridir. Bildiğim kadarı ile öğretmenler de öğrencilere sınavda doğru sonuca varamasalar bile gidiş yolundan not verebiliyorlar.

Öğrenciler bazen sorar: “Hocam bu ders bizim ne işimize yarayacak?”

Bu soru hemen hemen bütün derslerle bağlantılı olarak sorulur ama matematik öğretmenleri de “Hayatın kendisi matematiktir” yanıtı verirler.

“Matematik bilmiyorsan, adım bile atamazsın”

Buradan yola çıkarak şu cümleyi de kurabiliriz: “Matematik bilmeyen ülkeyi yönetemez”

Yani bir ülkeyi yönetmek de matematikle doğrudan ilgilidir…

‘İdare etmek’ ile ‘yönetmek’ aynı anlama çıkar. İdare Arapça’dan dilimize geçmiş, yönetmek de Türkçe kökenli bir sözcüktür. Fakat idare etmenin şöyle de bir anlamı vardır: Yönetiyormuş gibi görünmek.

Lafı gereğinden fazla uzatmadan gelelim konuya.

Türkiye’de yönetim konuları tartışılırken ‘bölge’ sözcüğü geçtiğinde hemen bazı insanların aklına ‘bölünme’ korkusu gelir. “Vay, bölücülük yapıyor!”

İlkokuldan bu yana biliriz ki Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesi vardır. Bunların dördüne, sınır olduğu denizin adı verilmiştir: Akdeniz Bölgesi, Karadeniz Bölgesi, Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi. Diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki konumlanışlarına göre adlandırılmışlardır: İç Anadolu Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi.

Peki bu bölge isimlerinin yönetime katkısı var mıdır? Doğrusunu isteseniz bu gölgelendirme işi sadece kağıt üstünde mi kalıyor onu da bilmiyorum.

Örneğin bu yedi bölgenin iklim ve ekonomik yapıları farklıdır ama okullar aynı tarihte açılıp aynı tarihte kapanır… Böyle başka bir sürü örnek verilebilir.

Türkiye’deki coğrafi bölgeler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır. Bu farkların oluşmasında iklim özellikleri, yer şekilleri, toprak özellikleri gibi fiziki faktörler ile sanayileşme, tarım, yer altı kaynakları, turizm, ulaşım gibi ekonomik faktörler önemli rol oynarlar.

**

Bir de il, ilçe, belde, mahalle ve köy statüleri vardır ki bunlar da büyük, bütün, merkez ve taşra gibi ön adlarla sınıflandırılırlar. Şimdi sonuca doğru yaklaşalım.

İnternet ortamında “Nazilli İzmir’in 2 ilçesini istiyor” başlıklı bir habere rastladım. Konuyla ilgili Ödemiş’teki bazı sosyal medya ortamlarında da görüşler var.

Haberin özeti şu: “İzmir’in en doğusunda yer alan Kiraz ve Beydağ ilçelerinin il olmak isteyen Nazilli’ye bağlanması gündeme geldi.” Aydın merkezli bir haber sitesinde Mustafa Çelik imzası ile çıkmış. Özet geçersem haberde şu bilgiler var:

“Nazilli’nin il olması için tüm kesimler harekete geçti. Nazilli’nin isteğine çevre ilçelerden de destek geldi. Özellikle 2014 yılında yürürlüğe giren büyükşehir yasasıyla birlikte sermaye ve gelir kaybına uğrayan yerel yönetimlerin, hizmet kalitesi düştü.”

“Karacasu, Bozdoğan, Buharkent gibi ilçeler de vilayet merkezine uzaklığı nedeniyle büyükşehir belediyesinin hizmetlerinden yararlanamadı.”

“İzmir’e bağlı olan Beydağ ve Kiraz’ın da il olması durumunda Nazilli’ye bağlanması gündeme geldi. Bu kapsamda Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan, önceki gün Kiraz Belediye Başkanı Saliha Özçınar Kutlu ve Beydağ Belediye Başkanı Feridun Yılmazlar ile bir araya geldi. Başkan Özcan, Nazilli’nin il olması içi iki başkandan da destek istedi.”

Haberde adı geçtiği için Beydağ Belediye başkanı Feridun Yılmazlar’ı aradım. “Hocam doğru, böyle bir ziyaret oldu” dedi. Peki “Beydağ’ın tavrı ne olur?” diye sordum. “Hocam, aklımızın ucundan bile geçmez” dedi.

Bu il olma sevdaları, istekleri ve girişimleri biliyorsunuz yeni değil. Yanılmıyorsam 90’lı yıllarda dönemin başbakanı Süleyman Demirel de Ödemiş’te yaptığı bir mitingde Ödemiş’i il yapma sözü vermişti. Hatta plaka numarası bile verilmişti. Sonra konu, Tire ile Ödemiş arasında bir çekişme haline de gelmiş, kimileri de espri ile karışık, “Ne Tire ne de Ödemiş, aradaki Gökçen il olsun” demişti.

Kabul: Türkiye’nin ciddi sorunları var. Ama bu il sevdaları ‘siyasette yer ve mevki edinmeye çalışan’ kişi ve çevrelerin ürettiği bir iş gibi geliyor bana… Yani yapay sorunların peşinden gittiğimiz sürece asıl sorunları kapı ardı ediyoruz gibi.

Peki Ödemiş il olsun mu?

Ben de “Gökçen” gibi bir yanıt vereyim: “Her ilçe il olsun, bu tartışmalar da son bulsun artık!”

Şimdilik konuyla ilgili görüşüm bu çerçevede…

Nazilli meselesi de bence şöyle: “Biri, bir kuyuya bir taş attı, 40 biri de bu taşı çıkarmaya girişecek”

Bütün ilçeler il olsun!