Bıyık ve sakal hakkında ilginç bilgiler I

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarih boyunca yüz kılları bazen moda olmuş, bazen de bırakanlara kötü bakılmıştır. Bu bakımdan tüm kültürlerin geleneklerine ve kültürlerine iyi ya da kötü bir şekilde yerleşmiştir. Tıpkı vücuda giyilen kıyafetler gibi yüz kılları da kişinin kimliği, yaşadığı dönem ve içinde bulunduğu toplum gibi konular hakkında bilgi verir niteliktedir.

Yüz kıllarından biri olan bıyık hemen hemen her toplumda farklı bir değere sahipti. MÖ. 7. yüzyılda Asurluların yönetici sınıfı sakal bırakabilirken askerler bundan mahrum edilmişti. Bu nedenle sadece bıyık bırakabiliyorlar ve toplum içinde bu şekilde tanınıyorlardı. Persler gösterişli uzun bıyıklar bırakırlar ve bıyıklarıyla övünürlerdi. Hatta bıyık Perslerin alameti farikasıydı. Tatarlar ise onların bıyıklarını aşağılar ve pis bulurlardı.

Yunanlılar için yüz kılları önemliydi ve bununla gurur duyarlardı. Ama sakal olmadan bıyık bırakmazlardı. Eski Yunanda yüz kılları yüksek statü ve bilgeliğin işaretiydi. Hatta ünlü Yunan filozofları da hep bu şekilde tasvir edilmişti. Genç Yunan erkekleri ilk çıkan bıyık ve sakallarını iyice uzattıktan sonra kesip onları tanrı Apollo’ya sunarlardı. Yunanlılar sakal ve bıyıklarını sadece bir ölünün ardından yas tutarken keser, yolar ya da yakarlardı. Bu ritüelle ölen kişiye ne kadar saygı duyulduğu ve onun ne kadar sevildiği vurgulanmış olurdu.

Spartalılar için bıyık son derece önemli bir aksesuardı. Öyle ki bir erkek korkaklık alameti gösterirse cezası bıyığının yarısının kesilmesiydi. Böylece o kişi toplumda damgalanır ve büyük bir utanca maruz bırakılmış olurdu.

Romalılar Yunanlılardan farklı olarak temiz traşlıydı ya da saç, sakal ve bıyıklarını çok kısa bırakırlardı. Yine Yunanlıların aksine sevdikleri birinin ölümü ardından yas tutarken yüz kıllarını uzatırlardı. Roma topraklarına saldırılarda bulunan Gotlar, Galyalılar ve Franklar uzun saç ve heybetli bıyıklarıyla bilinirlerdi. Bu nedenle de Romalılar böyle görünmekten hoşlanmaz; bunu barbarlara özgü hayvani bir şey olarak görürlerdi. Tarihçilere göre İmparator Hadrianus’un yüzündeki yara ve izleri gizlemek amacıyla ya da Yunan hayranı olduğu için yüz kıllarını uzatmaya başlamasıyla durum değişti ve halk da onu taklit etmeye başladı. Ancak kölelerin durumu farklıydı. Traşlı bir yüz moda ise köleler yüz kıllarını uzatmak zorunda kalır; eğer kıllı bir yüz moda olursa köleler tıraşlı gezer, böylece özgür vatandaşlardan kolayca ayırt edilerek toplumdaki yerlerini belirtmiş olurlardı.

MÖ.551 yılında Çin’de doğan Konfüçyüs ve ardından gelen ilk dönem Çinli filozofların çoğu alimliklerini vurgulayan uzun bıyıklar bırakırlardı. Taoizm’in kurucusu Laozi de uzun bıyık ve sakalı ile tasvir edilmişti. Ancak ileriki dönemlerde Çin’de bıyık bırakma kültürü terk edildi ve hatta kötü bir şöhret kazandı. Çin operalarında bıyık, haydutlar ve alt sınıftan erkekleri temsil etmek için kullanılmaya başlandı. Zengin ama zampara erkeklerin ince zevklerini ve kötü niyetlerini temsil etmek için de incecik bir bıyık kullanıldı.

Orta Asya’da bıyık bırakmak oldukça popüler bir davranıştı. Örneğin Cengiz Han ve Kubilay Han’ın göze çarpan bıyıkları vardı. Hatta bu ünlü yöneticiler için bıyık bilgeliğin, lider olmanın ve sahip olunan askeri gücün bir simgesiydi. Türkler arasında da bıyık eski dönemlerden beri hoş görülen, tercih edilen ve övünülen bir aksesuar olmuştu.

Haçlı Seferleri zamanında yüz kılları modasında bir serbesti oluştu. İnsanlar günümüzdeki gibi istediklerinde saç, sakal ya da bıyığını uzatabiliyor ya da kestirebiliyordu. Sonraki dönemlerde Avrupa’da bıyık daha çok hükümdarların seçimiyle ilgili bir moda haline geldi. Örneğin İngiltere’de prensler ve soylular bıyıklarıyla gururla poz verirken VI. Henry’nin 1147 yılında bıyığı parlamento kararıyla yasaklaması üzerine her erkeğe dudak üstünü en az iki haftada bir tıraş etmesi zorunluluğu getirildi. Kralın neden bıyık düşmanı olduğu konusunda kesin bilgi olmamakla beraber yüz kıllarının hiç çıkmadığı, düzensiz çıktığı ya da Fransızlara özgü bir aksesuar olarak gördüğü için yasak ettiği söylentileri mevcuttur.

Elizabeth dönemine gelindiğinde bıyık yine kötü bir şöhrete sahip oldu ve hırsızlık, kötülük ve tabii ki çok büyük bir günah olarak kabul edilen Fransızlık alameti sayıldı. Bu dönemde sakal olmadan bıyık bırakmak kişinin züppe, düşman, yabancı ya da şeytan olarak damgalanmasına sebep olabilecek bir şeydi.

Fransızlar ve İngilizler birbirlerine rakip oldukları için yüz kılları konusunda da bir inatlaşma içerisindeydiler. Örneğin Fransa Kralı 14.Louis’nin bıyığı vardı ancak kırlaşıp yaşını ele vermeye başlayınca 1680 yılında onu tıraş etti. Krala sadık soylular da hemen onu taklit edip bıyıklarından kurtuldular. Fransa’da böyle biri durum olması İngiltere’de bıyığın sükse yapması demek oldu ve İngiltere Kralı II. Charles kaytan bıyıklarıyla öne çıkınca birçok soylu onu takip etti. Ancak genel olarak 17. yüzyılda Türkler ve Macarlar haricinde bıyık bırakmak gözden düşmüş bir modaydı. Örneğin Büyük Petro Rusya’da imparatorluğunu

Batılılaştırma çabasıyla kendisi bıyıklı olmasına rağmen soylu ve burjuvalara sakal ve bıyıklarını kesmelerini emretti ve kesmeyenler için ağır cezalar kondu.

Avrupa’da 18. yüzyıl boyunca da yüz kıllarına kötü bakıldı. Erkeklerin yüzünü gizlediği için suçluları koruyan bir unsur olarak görüldüler. Sadece asker sınıfı içinde bıyık, çok tercih edilen bir özellikti çünkü bıyık erkeksi, otoriter, ciddi ve tehditkâr kabul edilirdi. Neredeyse her toplumun askerleri kendilerine özgü bıyıklar bırakırlardı. Fransız askerleri dudaklarının yanlarından sarkan dikkat çekici bıyıklar bırakırken Macar askerleri palabıyık bırakır, öte yandan İsviçreli askerler posbıyığı tercih ederlerdi.

İngiliz askerlerine sakal bıyık ve favori bırakmaları yasak olmasına rağmen Kırım Savaşı sırasında Türk askerlerinin kallavi palabıyıklarıyla karşılaşınca 1854 yılında İngiliz askerler arasında bir sakal bıyık hareketi başladı. Böylece yüz kılları İngilizler arasında da rağbet gördü ve cesaret, kararlılık, askerlik gibi nitelikleri sembolize etmeye başladı.

  1. Dünya Savaşı’na kadar bıyık kâh moda kâh düşman olunan bir unsur olarak varlığını sürdürdü. Bu dönemde Hitler bıyığı faşizmi temsil etmeye başladığından bıyık yine hoş karşılanmayan bir detay haline geldi ve modern erkek, tıraşlı yüzü ile boy göstermeye başladı. Sonraki dönemlerde ise farklı siyasi görüşlere sahip olanlar belli tarz bıyıkları benimsediler ve bu stiller onları temsil eder hale geldi. ABD gibi bazı ülkelerdeyse ilginçtir ki bıyık eşcinsellerin tercih ettiği bir aksesuar oldu

 

Bıyık ve sakal hakkında ilginç bilgiler I