Bir adım öteye

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayat, bazen çok yorucu olabiliyorsun. Strese sokuyorsun insanı. Parça parça eksiltiyorsun bizi. Bazen beklerken, bazen hayata yetişmeye çalışırken bir yerlerde bırakıyoruz bir parçamızı. En çok da yüreğimizi. Eksildikçe yenileri ile doldurmaya çalışıyoruz boşluklarımızı ama yüreğimizdeki eksiltileri doldurmak, pek de mümkün olmuyor.

Farkında mısınız nisan geldi, gidiyor. Her gün yeni bir sayfayı boyayıp bize veriyor. Herhalde en çok nisanda kalıyor bir tarafımız. Eğer bir ay ol deselerdi nisan olurdum ben. Mevsimlerden insanın yüreğine bir yol var galiba. Her yüreğin çıkmayı sevdiği bir mevsim ve mevsimin içinde bir ay. Sizin mevsiminiz, mevsim içinde ayınız hangisi? Hiç düşündünüz mü bunu?

En canlı, en albenili, en şaşaalı demleri mevsimin. Renklerin birbirinden faklı tonlamaları ile her bahçeden kendini gösterme telaşı, görülmeye değer doğrusu. Hava her ne kadar kararsız olsa da -bir gün sıcacık, beriki gün soğuğa çalarak- büyük bir kararlılıkla mevsimi tazeliyor renkler. Limon çiçeklerinin kokusu, maskelerimizi bile aşıp hoş ediyor gönlümüzü. Adeta tazeliyor havayı. Sadece gözümüzü değil, diğer hasselerimizi de zevklendiriyor.

Erguvanlar açmış yine. Nisan, sadece erguvan rengine boyansa yetecek sanki. Pek severim bilirsiniz erguvanları, öyküsünü de…

Bir hazine sandığı gibi nisan. Saçıldıkça saçılıyor. Bak, gör, seç dercesine. Yorgunluğumuzu, stresimizi almak ister gibi nisan. “Yorgun insan dinlen benimle, gönlü kırgın insan merhem yap beni kendine, dimağı dolmuş insan dağıt biraz ufunetini, ferahla” dercesine bizimle nisan…

bir adım ötede soluklanıyor nisan

bir adım beride soluk soluğa insan

bekle, yaşa, gör…

her yaşadığından bir pay

her duyduğundan hisse

hayat senin

ilmek ilmek ör…

acele etme

ama

kaçırma

nisan yaşıyor

vaktin geçirme.

Bir adım öteye