Beyaz kristal ve önemi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kimyada sodyum klorür olarak adlandırılan tuz, hayatımızın önemli bir unsurudur. Vücudun bir dizi görevi yerine getirmek için tuza ihtiyacı vardır ancak bunu kendi kendine üretemez. Bu nedenle insanlık tarihinin başlangıcından beri tuz, her toplum için vazgeçilmez bir madde oldu. Bu bağlamda baharat ve ipek ticaretinden daha önce tuz ticareti başlamış ve tuz yolları bu önemli kervan yollarının temelini atmıştı. Tuz; deniz tuzu, tuzlu göller, yüzey kabuklanmaları ve tuz madenlerinden elde edildi. Çok eskiden beri yiyecekleri korumak, deri işlemek, yaraları iyileştirmek için kullanılırdı. Göçebe yaşayan topluluklar, takas yapıp kendi ihtiyaçlarına dair bir mal almak için yanlarında tuz torbaları taşırlardı.

Avcılık yaparak beslenen ilk insanlar, yedikleri etten tuz ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı ancak tarımla uğraşmaya başladıklarında beslenme tarzlarını desteklemek için daha fazla tuza ihtiyaç duyuldu. Bunu karşılamak için hayvan izlerini takip ederek tuz birikintilerine ulaştılar. Bazı yerlerde tuz kaynakları, kolay ulaşılamayacak kadar uzaktı. Tuzun azlığı, onu değerli kıldı ve en temel, en kıymetli ticaret maddelerinden biri haline getirdi. Tuz, vazgeçilmezliğinden dolayı eski devirlerde sağlık, refah ve barış ile ilişkilendirilirdi.

Tuz, bakterilere neden olan nemi gıdalardan çekerek kurutuyor ve özellikle etin uzun süre bozulmadan saklanmasına yardımcı oluyordu. Mısırlılar, tuzun koruma özelliğini keşfetmişti ve bunu yiyeceklerini korumaktan öteye taşıyarak ölülerinin bedenlerini korumak amacıyla kullandılar. Bu sayede günümüze o dönemlerden bilgi almamızda önemli rol oynayan birçok mumya kaldı.

Değeri sebebiyle bu beyaz kristal, bazı yerlerde para birimi olarak kullanıldı. Örneğin Etiyopya’da “amole” adı verilen yaklaşık 25 cm kadar uzunluğunda, 6 cm kalınlığında kaya tuzu levhaları, krallığın madeni parası sayılırdı. Bu para, tuz madenlerinden ne kadar uzakta olunursa o kadar değerliydi.

Tuz; ekonomide çok önemli bir rol oynadığı için vergilendirmede temel olarak kullanıldı, birçok devlet ve eyalette tuz tekelleri uygulandı. Tuz vergileri, İngiliz kralları için önemli bir gelir kaynağı olduğundan tuz kaçakçılığı yapan binlerce kişi hapse atıldı. Hindistan Bağımsızlık Savaşı gibi önemli bir olayda yine tuz yer aldı. Hindistan’ın ünlü lideri Mahatma Gandhi, halkın kendi kendini yönetme isteğini harekete geçirmek için ünlü “Tuz Yürüyüşü” eylemiyle 24 günde 388 km yol yürüyüp arkasında binlerce kişiyle Hint Okyanusu kıyısındaki Dandi köyüne vardı. Bu yürüyüşten sonra binlerce kişi tuz çıkarmaya başladı. Böylece İngiliz tuz yasaları ihlal edilmiş, İngiltere’nin tuz tekeline karşı çıkılmıştı.

Tuzun birçok bölgenin ekonomisinde merkezi bir rol oynaması, yer adlarında da kendini göstermiştir. İngiltere’de Milddlewich, Nortwich gibi sonu -wich ile biten yerleşimlerin tuzla bir bağlantısı vardır. Latince “vicus” kelimesinden gelen bu ek; mesken, mahalle, yerleşim demekti. İlk İngiliz yerleşimleri, tuz kaynakları etrafında tuz üretmek için toplanan insanların meskenlerinden oluşmuştu. İsmi tuzdan gelen yerleşimler, elbette ki dünyanın başka yerlerinde de vardır. Örneğin Avusturya’da bulunan Salzburg’un adı da “tuz kalesi” anlamına gelir. Ülkemizde de Büyüktuzhisar, Tuzyaka, Körtuzla, Tuztaşı ve daha bunlar gibi içinde tuz kelimesi bulunan birçok yerleşim mevcuttur.

İnsanoğlu için vazgeçilmez bir madde olan tuz, hayatımızın o kadar içindedir ki hikayelere, masallara efsanelere konu oldu. Savaşlara neden oldu, devrimlerde rol oynadı. Birçok kültürde ziyaretçiye ekmek ve tuz ikram etmek, görgü kuralı haline geldi. Dini ritüellerde de saflığı simgeleyen kutsal bir madde olarak yer aldı. Önemi ve değeriyle dünyadaki birçok dilde bazı kelime ve deyimlerin oluşmasına katkıda bulundu. Kullanımı zamanımıza kadar uzanan bu kelime ve deyimler, tuzun bir zamanlar çok değerli olduğuna atıfta bulunur. Antik Roma döneminde askerlerin maaşı, bazen tuz olarak ödenirdi. Tuz, Latincede “sal” kelimesiyle ifade edilirdi. Askerlere aylık olarak tuzla yapılan bu ödeme de “salarium” olarak adlandırılırdı. İngilizcedeki “salary” yani maaş kelimesi, o dönemlerden mirastır. Bizde kullanılan “devesi tuzdan gelmek” deyimi ise varlıklı olmak, bol para kazanmak anlamında kullanılan bir deyimdir ve tuz ticaretinin çok para getirdiği dönemlerin zamanımıza yansımasıdır.

Türk toplumunda tuzun ayrı bir yeri vardır ve Türk topluluklarının hepsinde de tuz, kutsal sayılan bir maddedir. Ayrıca adetlerimizde, deyişlerimizde, şiirlerimizde, şarkılarımızda bu özelliğiyle kendini gösterir. “Tuz ekmek hakkı” deyişi; dostluk, sadakat, vefa gibi değerleri yansıtması yanında bir yemin ve namus değeri de taşımaktadır. Bebeği tuzlama, tuzla ilgili hayatımızın içindeki bir başka örnektir. Bu geleneğin amacı, günümüzde çocuğun ileride ter kokmasını önlemek ve benzeri şekillerde açıklansa da bu adetin kökeni eskilere dayanmaktadır. Geçmiş zamanlarda bu uygulamayla vücudun kötülüklerden korunması, daha dayanıklı olarak gelişmesi ve bedenin temizlenmesi amaçlanırdı. Tuz, eski inançlarda büyülerde ve tılsımlarda  da yer alırdı.

Günümüzde sıkıntı çekmeden, ucuz fiyata, kolayca erişebildiğimiz tuz, bir zamanlar en değerli ticaret mallarından biriydi ve hayatımızın hemen her alanında rol oynardı. Antik çağlardan sanayi çağına kadar yani modern teknoloji ve çıkarma teknikleri kullanılmadan önce kolayca bulunamayan bu beyaz kristalin ucuzlayıp yaygınlaşması, ancak yirminci yüzyılda gerçekleşti.

Tarihi, sosyal yaşamı, ekonomiyi ve kültürü etkileyen bir madde olarak tuz, haliyle araştırmalara da konu oldu. Mark Kurlansky’nin “İnsanlığın Tuzlu Tarihi”, Emine Gürsoy Naskali ve Mesut Şen’in “Tuz Kitabı”, Pierre Lazslo’nun henüz Türkçeye çevrilmemiş “Salt: Grain of Life” (Tuz: Hayat Taneciği) adlı kitabı, insanlık tarihinde tuz ve tuzun öneminden bahseden eserlerden bazılarıdır. Elbette sanatta da tuzun izi mevcuttur. Örneğin Leonardo da Vinci’nin ünlü “Son Akşam Yemeği” tablosunda Hz. İsa’ya ihanet edecek havarisi Yahuda, kötü şans ve uğursuzluk habercisi olarak bir kase tuzu dökmüş olarak resmedilmiştir.

Velhasıl ucuzluğundan ve kolay ulaşılmasından dolayı şu an önemi üzerinde durulmasa da tarih boyunca tuz; tüm kültürlerde insan yaşamını, yerleşimini ve adetlerini belirlemede su kadar etkili olmuştur.

Beyaz kristal ve önemi