Beklenen nesil

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değerli okurum, depremin yaraları sarılırken insani anlamda İzmirli olarak çorbada tuzumuz bulunsun diye çırpınıyoruz.

İnsan evladı, zor gün dostudur…

Rahmetli dedem ve ninem derdi, “Bir hastaya, bir dertliye merhem ol evlâd”

“İnsan olma yolunda giyim kuşam yarışı ile değil de yaptığımız iyilikler ile yol alacağız” sözünün canlı örnekleriydi onlar.

Eski zaman beyefendisi ve hanımefendisiydiler. Onları her geçen gün daha iyi anlıyorum ve çok özlüyorum.

Kalitesizliklere şahit oldukça insanca yaşam için nice zor olana göğüs gerenler aranıyor.

Herkes, kendi özlemleri ile bugünlerde daha hassas zannederim.

Çünkü toplumsal anlamda da dünya genelinde de doğruluk, iyilik, vicdani olan her şeye hasretiz .

Bir süredir farkında iseniz AK Parti Gençlik Kollar’nın yeni reklam filmi ‘Sen Kimsin’de gençlere Hz. Ali, Musab bin Umeyr’den, Selahaddin Eyyübi’ye, Kanuni’ye, Fatih’e tabii Abdülhamit’e, Erbakan, Menderes’ten Aziz Sancar’a, hatta Naim Süleymanoğlu’na, TOGG’un, SİHA’ların mühendislerine kadar kim oldukları hatırlatılıyor, sonra bütün bu figürler toplanıp Erdoğan’ın resmini oluşturuyor ve konu, “Sen, Recep Tayyip Erdoğan”sına bağlanıyor. Sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sesi duyuluyor:

“Sizler Asım’ın neslisiniz…” ifadesi ile heyecanlı bir duyguyla sanki vecd hali yaşatıldığını hissediyorum.

Bu cümleyi dindar nesil bağlamında daha iyi anlamlandırabiliriz.

Siz ki dindar bir nesilsiniz, deniliyor!

Tüm samimi duygularımı dillendirmiş olsam böyle bir nesli belki AK Parti’den daha çok istiyorum.

Her zaman yazılarımda vurgulamaya çalıştığım bir husus var, “Değerlere partilerin gözlükleri ile bakmayalım” diyorum.

Partilerin şemsiyesinde olmasın bazı temel değerler ve inançlar…

Asım’ın nesli ile beklenen gençlik, aslında şair ve mutasavvıf Mehmet Akif Ersoy’un ülküsüdür. Safahat adlı kitabının altıncı fasikülünde yer verir ve orada detaylı olarak anlatır bu bahsettiği Asım’ın neslinden…

Gelecek beklentisidir. Biliyorsunuz Akif Ersoy , bağnaz din anlayışı ile bizzat mücadele etmiştir. Dini kullanıp siyasi çıkar hesaplarına ortak edenlerle hayatı boyunca mücadele eden, bizzat İslam ve Bayrak Şairi Mehmet Akif Ersoy’dur.

Şiirlerini Safahat isimli kitapta okuyoruz. Altıncı bölüm Asım’da, “Zulmü alkışlayamam” dediği gibi “İnmemiştir hele Kur’an ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için” diye kendince haykırır.

Mücadelesini siyasi ve dini bağımsızlık olarak sürdüren Mehmet Akif Ersoy, yaşanılanlardan o kadar üzgün ve yorgundur ki düşüncelerinde var ettiği karakter ile konuşur.

Mehmet Akif, bu hayali Asım karakteriyle ülkeyi kurtaracak bir nesle konuşur, tavsiyelerde bulunur.

Bir sığınma, bir nefes almadır Akif’in Asım’da bulduğu, eşsiz bir huzurdur.

Fakat bu, zannedildiği gibi hamasi bir ‘gazlama’ konuşması değildir.

Aslında tamamı bir oturuşta yazılmamış olsa da bir bütünlük içinde akan Asım; yer yer heyecanın, epikliğin yükseldiği ama roman lezzeti de veren, siyasi, sosyal tespitlerin, tasvirlerin ve sert eleştirilerin yer aldığı Mehmet Akif’in ustalık dönemi eseridir.

Hayatını sürgünlerde itilip kakılmayla geçiren Akif, çaresiz ve bilgisiz gördüğü kişilerin vatanları ve dinlerine verdiği korkunç zarar için adeta kendini yer bitirir.

Şimdi anlamak lazım gerçek dindar neslin özelliklerini, ferasetini…

Her şeyden önce kindar olmamak ve din gibi tertemiz duyguyu siyasi rant aracı olarak kullanmamak gerekiyor.

AK Partililer de bunun farkında!

Onlar da artık yorgun!

Birilerinin Mehdi, birilerinin Mesih beklediği gibi onlar da Asımlar bekliyor.

Güzel de;

Samimiyet, hakikat, adalet, dürüstlük olmadan, kendi aleyhimize bile olsa vicdani davranmadan sadece istemek ve beklemek yeterli midir?

Mehmet Akif Ersoy merhum, bugünleri görseydi kimlere ne derdi? Samimiyet, dürüstlük adına iktidar ve muhalefetiyle pek çok kişiyle yine mücadele eder miydi, ne dersiniz?

Beklenen nesil