AB İLE İLİŞKİLER VE UZATMALI AŞK

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’nin AB yolculuğu, uzun yıllar öncesindeki Ankara Antlaşması’na dayanıyor. Müzakereler, görüşmeler, uyum programı, Gümrük Birliği derken Avrupa Ekonomik Topluluğu’ndan Avrupa Birliği’ne dönüşümü ve brexite gelen neydi?

Rahmetli Ecevit’in dile getirdiği “Onlar Ortak, biz Pazar” süreci, aslında olanı biteni çok güzel de özetlemektedir.

Ekonomik temelleri sömürgeciliğe dayanan ve her daim pazar arayışında olan AB, önceleri Gümrük Birliği formülasyonuna girmiş ama ne hikmetse bu işten zararlı çıkan ülkemiz olmuştur.

Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan gibi ülkelerin birliğe girişi, ucuz işgücü ve yatırım teşvikleri bakımından kısa vadede cazip görünse de aslında yapısal olarak kambur olan bu ülkelerin finansmanı bütçelerde açık vermeye, euronun sepet sisteminde bir para olması ve ülke ekonomilerine bağlı olarak dalgalanması ve Almanya’nın liderliği ele alması, diğer ülkeleri de rahatsız etmeye başladı.

Yaşlı nüfusu olan ve ekonomik bakımdan diğer ülkeleri sırtladığını düşünen ülkelerde ise yükselişe geçen değer milliyetçilik oldu ama hangi milliyetçilik?

Yükselen aşırı sağcılık ve ekonomik sıkıntılarla beraber milliyetçilik 21 maddede demokratikleşme raporunu hazırladılar. (bu 21 maddeyi nette herkes bulabilir)

Bu 21 maddenin özeti; müdahale edilmek istenen ülkelerdeki ekonomik durumun yabancı sermaye bağımlı hale getirilmesi, dinler arası diyalog, cemaatlerin etkinliği, bağımsız yönetim modellerini getirdiği think tank kuruluşları (Genç Siviller), dolaylı yönden banka ve basına hakim olma, ordunun profesyonelleştirme altında milletle bağının kesilmesi, istihbarat akışının zayıflatılması hususları hedef ülkelerin üzerinde demokratikleşme adı altında uygulanmakta olup Türkiye, bu oyunun büyük kısmının sahnelendiği ülke olmuştur.

Görev nedeniyle Avrupa’nın farklı ülkelerinde bulunmuş biri olarak AB’nin eski sömürge ülkelerinden gelen Müslüman toplumuyla Türklere bakışı çok farklıdır. Türklere karşı her zaman mesafeli ve baskıcı politikalar izlenmektedir.

Asıl sıkıntı; Türkiye’nin yükselen bir değer olması, stratejik konumu ve asker millet anlayışının köklerinden gelmesi sebebiyle çok güçlenmesini istemedikleri gibi başka ülkelerle ittifak arayışına da engel olarak yalnız bırakıp arafta bekletme isteği belirgin bir politikalarıdır. Amiyane tabirle AB ile ilişkiler, evli erkek bekar kadın ilişkisi gibidir. Evli erkek, statüsünden ve yeni arayışlardan vazgeçmediği için vaatlerle oyalamaktadır.

Doğru olan şudur ki; Türkiye, AB ile politikalarının tamamen gözden geçirmeli, ittifak arayışlarında da yavaş ve doğru adımlar atarak kendi yolunu çizmelidir.

Unutmayalım ki devletlerin dostluğu olmaz çatışan ve birleşen menfaatleri olur.

AB İLE İLİŞKİLER VE UZATMALI AŞK