LGBT+’lara yönelik baskı artıyor, muhalefet susuyor

LGBT+’lara yönelik baskılar artarak devam ediyor. En temel taleplerin yaşamak olduğuna dikkat çeken LGBT+ bireyler, muhalefeti sessiz kalmakla suçladı.

featured
Fotoğraf: Berkcan Zengin
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yeni İzmir Gazetesi’nden Berivan Kaya’nın haberine göre,LGBT+’lara yönelik baskılar 28 Mayıs seçimlerini Cumhur İttifakı’nın yeniden kazanmasıyla daha da arttı. Bu sene LGBTİ+’ların bir araya gelip piknik yapması bile yasaklandı.

ÖTEKİLEŞTİRME ÜZERİNDEN NEFRET POLİTİKASI

AK Parti iktidarının ötekileştirme politikası yürüttüğünü belirten Trans erkek Özen Birtan, “AK Parti’nin ilk geldiği yılları hatırlıyorum. O dönemlerde daha kapsayıcı bir politika yürütürken son dönemlerde iktidarını daha da kuvvetlendirmek için ötekilerin üzerine gitmeye başladı. Baskı ilk başta LGBT+’larla değil, Kürtlerle başladı. Bu politikayı LGBT+’ların üzerinden devam ettirdi. Bir noktada da bunları birleşen olarak gösterip, kadınları, LGBT+’ları, Kürtleri yani aykırı olarak gördüğü bütün toplulukları öteki ilan etmeye başladı. Biz zaten hani toplumda her dönem ötekiyken AKP iktidarında daha da ötekileştirildik.  Buradan da orada bir nefret politikası yürüttü. Yani bunun sebebi toplumun daha büyük bir kesimi olarak görünen o faşist grupları kendi tarafında toplamaktı” diye konuştu.

TALEP ‘YAŞAMAK’

LGBT+’ların en temel talebinin yaşamak olduğunu belirten Birtan, “Bu mücadeleye tutunan bir tarafta olsak da bir tarafımızda ister istemez çok ciddi bir kaygı hali kapladı hepimizi. Kendimiz adına mı, arkadaşlarımız adına mı korkalım? Yoksa mücadele mi edelim? Çok böyle bir farklı bir böyle bir kafese alınmış gibi bir his uyandırdı. Ama tabii hani bu bizi yıldıracak da bir propaganda olmayacak yani. Biz daha da mücadele etmeye devam edeceğiz. Hepimizin ortak talebi, yaşamak, hayatta kalmak ve olduğumuz gibi yaşamak, Burada yürütülen propagandada bir dayatma olduğu iddia edilerek bunun üzerinden bir politika yürütüyorlar. Özellikle LGBT+’ların da yanında duran Emek ve Özgürlük İttifakı vardı. LGBT+’ların sesini duyuran ittifakın yaptığı politikayı hiçleştirmeye çalışan iktidar, bunun bir dayatma olduğunu Emek ve Özgürlük İttifakın da bunu topluma dayattığını, bu durumun bir  özgürlük olmadığını iddia etti. Aslında bizim en temel talebimiz yaşamak ve olduğumuz gibi yaşamak” dedi.

“TOPLUMUN KABUL ETTİĞİ ERKEK DEĞİLİM”

Trans erkeklerin kadınlara nazaran daha az ayrımcılık yaşadığını vurgulayarak, “Trans erkekler olarak topluma daha çabuk entegre olan, toplum  eril bir yapı olduğu için, orada bir erkek ibaresi için maalesef daha çabuk entegre olabiliyoruz. Daha az ötekileştiriliyoruz. Elbette ki bizimle yaşadığımız birçok ayrımcılık mevcut. Trans erkek olduğunu duyunca ‘evet sen işte erkek olmuşsun bak’,  ‘Toplumun iyi yerine geçmişsin’ gibi bir durum meydana geliyor. Ama bu benim için bir ötekileştirmedir. Ben o topluma ait olan bir erkek olmak istemiyorum. O toplumun kabul ettiği o erkek olmak istemiyorum. Çünkü toplumun nasıl erkekleri de kabul ettiğini biliyoruz. Şu anki hali hazırdaki artan bu baskılar, bu ötekileştirmeler bir noktada hepimizin özgürlüğünü de elinden alacak” ifadelerini kullandı.

“İLTİCA ETTİLER”

Bazı LGBT+ bireylerin seçim öncesi ve seçim sonrası iltica ettiğini belirten Birtan, “Seçimden hemen sonraki süreçte ve seçimden hemen önceki süreçte, zaten bu seçimde bir şey değişmeyeceğini düşünen ya da değişse de aslında hali hazırda o özgürleşme halini çok çabuk kazanamayacağımızı düşünen birçok arkadaşımız zaten iltica etmek zorunda kaldı. Bir çoğumuz da seçimden sonra iltica planları ya da burada nasıl hayatta kalabilirizin planlarını yapmaya başladı. Birçoğumuz da aslında kalıp mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyor. Genel olarak bütünüyle o korku ve kaygı iklimi var üzerimizde. Yani nasıl olacak, nasıl yaşayacağız, hayatta kalabileceğiz mi? Çünkü artık doğrudan hayatlarımız hedef alınıyor. Yani bu katman katman ilerledi, bu nefret örgütlendi.  Şu an geldiğimiz noktada doğrudan hayatlarımız hedef alınıyor, doğrudan yaşam hakkımız hedef alınıyor. Öncesinde birçok yasal haklarımızı sayabilirdik. Barınma, sağlığa erişim haklarımızı sayabilirdik ama şu an geldiğimiz noktada  iktidar eliyle  örgütlenen bir nefret var” diye konuştu.

PİKNİK YAPMAK, ÇAY İÇMEK YASAK

Muhalefetin LGBT+’lara uygulanan baskı karşısında sessiz kaldığına dikkat çeken  KAOS GL iletişim Koordinatörü Yıldız Tar, “ HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi, Cumhur İttifakı’na katılmadan önce de zaten ittifak yeteri kadar LGBT+ düşmanıydı. Onların katılması aslında üzerine mum dikmek gibi oldu. Seçim sürecinin ana gündemlerinden birini LGBTİ+’lara dönüştürürken LGBT’ci diye bir kavram icat ettiler. Olmayan bir şeyle LGBTİ+ haklarını yani temelde insan haklarını savunan herkesi hedef gösterdiler. Bir yandan seçim sonrasında da anayasa ya da dernekler kanunu değiştirerek LGBT+ derneklerini kapatma hazırlığındalar. Bütün bunlar olurken muhalefetin de bu konuda iyi bir sınav verdiğini söyleyemeyiz. Muhalefet çoğu zaman sessiz kalmayı tercih etti ve bu durumda muhalefete de kazandırmadı. Muhalefete de aslında kaybettirdi. Sadece seçimler özelinde değil, şu anda da o Haziran ayı, Onur ayının gelmesiyle birlikte ülkenin her yerinde LGBT+’ların piknik yapması, çay içmesi, film izlemesinin bile yasaklandığı absürt bir dönemden geçiyoruz. Önümüzdeki dönemde görünen o ki; iktidar bütün gücüyle LGBT+’ların var olmasını dahi yasaklama yönünde adımlar atacak” ifadelerine yer verdi.

YAŞAMA SAVAŞ AÇTILAR

Türkiye’deki LGBT+ hareketinin otuz yıldan uzun süredir var olduğunu vurgulayan Tar, “ Bu iktidardan da, ittifakından da önce bu ülkede LGBT+’lar hakları ve eşitlik için mücadele ediyordu. Haliyle dernekleri kapatsalar başka bir yolla mücadele devam edecek. Çünkü iktidarın esasına savaş açtığı şey bir grup insan değil, yaşamın kendisi. LGBT+ olmak hayatın en olağan parçalarından, özelliklerinden birisi. Hayata karşı savaş açtılar ve hayatla savaşan ve ölüm politikası güden herkes günün sonunda kaybeder. Kaybedecekler… Türkiye’deki LGBT+’lar yola koyuldukları günden beri anayasal eşitlik eşit yurttaşlık talep ediyor. Ayrımcılığın ve nefret suçlarının şiddetin olmadığı bir ülkede yaşamayı talep ediyor. Yani asgari insan haklarını talep ediyor. Bizim taleplerimizde bir değişiklik yok. Önümüzdeki dönemde de hani bu talepleri her yerde her fırsat dile getirmeye devam edecek LGBT+ örgütleri” dedi.

 

LGBT+’lara yönelik baskı artıyor, muhalefet susuyor

Yorumlar kapalı.