Kulak ver fısıltıya
'Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır' derler. Yaşanılan, tecrübe edilen durumlar, zaman içinde veciz bir şekilde...
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” derler. Yaşanılan, tecrübe edilen durumlar, zaman içinde veciz bir şekilde dilde yerini buluyor. Az sözle çok şey ifade ediliyor böylece. Meramını anlatırken, durum tespiti yaparken ve yaşanılanı yorumlarken ne çok işimize yarıyor bu demeler. Ayrıca içinde birçok yönden bakışı da barındırıyor.
Evet, Mart kapıdan bakmaya durdu. Öncesinde cemre düşürdü zamanın gönlüne, havası değişti birden Şubat’ın. Karını, soğuğunu yaşıyoruz derken birden bahara döndü gün yüzünü…
Yolda yürüyorum, o kadar aşikar ki dönüşüm. Ödemiş, baharı fısıldıyor her adımda. Bahçelerde açan çiçekler, çiçeklenmiş ağaçlar sanki erkenci olmanın ürkekliğiyle gülümsüyorlar. Umarım Mart, Martlığını yapıp soldurmaz gülen yüzlerini. Her adımımda yeni bir ayrıntıya takılıyor gözlerim. Oldum bittim en çok bu mevsimi sevmişimdir. Yeniden uyanışın an be an izlerini toplamak, özümsemek ve onlarla canlanmak, farklı bir tat bırakmıştır dimağımda. Sanki ilk kez yaşıyormuşçasına temaşa etmek değişimi…
Yeşil alanlarda yer yer sarıya boyamış zemini çiçekler. Çamların altından güneşe uzatmış başını papatyalar. Ne yazık ki bu güzellikleri de bozan şeyler var etrafta. Çevreden atılan özellikle plastik çöpler, bu güzellikleri bozuyor. Kendiliğinden buraya gelmemiştir herhalde bunlar. Su şişeleri, çöp poşetleri, gıda ambalajları… Çöp kutuları az ileride. Ama elindekini sokağa, rastgele bir yere bırakanlar, sonra dönüp serzeniş ediyor kirlilikten. Yaşayarak edinilen alışkanlıklar, göreceyle devam ederken sen, ben dikkat etsek de öteki dikkat etmeyince bizim yaptığımız da heba oluyor. Var olan güzelliği nasıl oluyor da kendi elimizle bu kadar bozabiliyoruz? “Bir tane atmakla ne olur ki?” mantığı mı var bilmiyorum.
İklim değişiyor, çevre kirleniyor, soluduğumuz hava bozuluyor. Kurallara uymuyoruz ve hastalık yayılıyor… Nerede duracağız ben çok merak ediyorum ve var olan güzelliği yaşamamıza ket vuranlara çok kızıyorum. Hani “bilseler yapmazlar” diyeceğim ama bunları bilmeyen var mı ki? Bilip de yapmayana ne diyelim o zaman? Zamanın da “Mart” ayı var; kapıdan bakıp canımızı yakmadan önlemimizi alalım o zaman…
fısıldadı zamanın kulağına mevsim
şakıdı dalında adını bilmediğim güzel sesli kuş
ışıdı göğün mavisi
gülümsedi sarı, beyaz, pembe çiçekler…
aynı seremoni
farklı gayretle
sevgiyle, yürekle
yeniden, ciddiyetle
yineledi kendini…
ve
insanoğlu adını bahar koydu gelenin…