Küçük Irmak
Orhan Seyfi Orhon'un Küçük Irmak adlı güzel bir şiiri vardır. Şiirde dile getirilen ana duygu, değerler...
Orhan Seyfi Orhon’un Küçük Irmak adlı güzel bir şiiri vardır. Şiirde dile getirilen ana duygu, değerler eğitimi altında işlenebilecekken ben bu şiiri yeni girdiğim sınıflarda ele almaya çalışırım.
Bu şiir dikkate alınarak “Şiir ve hikaye nedir?” gibi sorulara yanıt verilebilirken dil bilgisi açısından da zengin bir içeriğe sahiptir.
Küçücük bir şiir diyebilirsiniz ama belki üstünde haftalarca durabilirsiniz.
Önce şiiri okuyalım:
“Bir kıyıda küçük ırmak
Coşkun coşkun çağlayarak
Bir denize akıyordu.
Kıyıları nihayetsiz,
Gösterişli, büyük deniz
Bu ırmağa bir gün sordu:
– Niçin? dedi küçük ırmak
Sabah akşam çağlayarak
Bana doğru koşuyorsun?
Muhtaç mıyım suyuna ben?
Bir eksiğim var mı senden?
Niye böyle coşuyorsun?
Cevap verdi küçük ırmak:
– Sözüm, dedi, dokunacak,
Kibirlenmek çünkü huyun.
Benden çok büyüksün gerçek,
Yoktur fakat içilecek,
Bir damlacık tatlı suyun.”
Şiirdeki ‘akıyordu’ sözcüğünü incelemekten başlayıp “Yoktur fakat içilecek bir damla suyun” dizelerindeki anlama kadar, şiirdeki dil ve anlatım konularını kaç derste anlatmak istiyorsam sürdürebilirim. Bu bir başlangıçtır.
Basit bir şiir gibi görünür ama içinde ilk bakışta fark edemeyeceğimiz kadar çeşitlilikte anlatılması gereken bilgiler vardır.
**
Ara ara yazarım; Türkiye’de dil eğitimi yanlış yoldan yürütülmektedir. Dil eğitimi derken anlatım, dilin kuralları ve yabancı dili birlikte kastediyorum. Gençlerimizi şiir ve öyküyü sevdirmeden ne yazık ki kurallara boğuyoruz.
Bana göre yabancı dil öğretiminde de aynı sorun var. Bir çocuk 3-4 yaşına kadar dili söker ve her söyleneni anlayabilir, derdini anlatabilir ama üniversite bitirene kadar başka bir dili iyi derecede öğrenemeyiz, öğretemeyiz.
Bence her sınıfta o sınıfın öğrencilerinin okuyabileceği en az 50 kitap olmalıdır. Bir öğrenci bir kitabı 15 günde bitirebilir. Bu, ayda iki kitap demektir. 12 ayda da 25 civarında kitap eder. Bir yılda 25 kitap, 4 yılda 100 kitap eder.
Şimdi bu yazıyı okuyanlar kendi kendilerine sorsunlar, öğrencilik hayatımız boyunca kaç kitap okuduk?
Öğrencilerimiz, sınırlı sayıda kelime ile günlük ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Eğitim seviyesi düştükçe kullanılan kelime sayısı da azalıyor ve en alt düzeye geldiğinde eksik kelimelerin yeri sövgü kelimeleri ile doluyor.
Eskiden de küfür eder veya söverdik ama ben kız arkadaşlarımızın yanında küfrettiğimizi hatırlamıyorum. Şimdi bakıyorum gençlere, küfürsüz konuşamıyorlar ve bunu da çok olağan karşılıyorlar.
“Ne dedim ki hocam!”
Ne dersiniz?
Bakmadan Geçme





