Küçük başlıklar…
ÜÇ BEŞ Evimizin en küçük odası karanlık odadır. Benim sevgili 'çalışma' odam! Sanki her an elime...
ÜÇ BEŞ
Evimizin en küçük odası karanlık odadır. Benim sevgili ‘çalışma’ odam!
Sanki her an elime alıp okuyacak veya bakacakmışım gibi duran kitaplarım da bu odadadır. Biri kısa biri de uzun sap olmak üzere iki sazım da bu odada asılı durur. Ara ara gider, üç beş dakika da olsa tıngırdatırım. Kimi zaman bir türküye takılır, üç beş gün aynı parçayı çalarım. Üç beş dakika… O kadar!
Rahmetli Mustafa Erdal emmimizi hatırlatayım; bazen çok sert yazılar yazdığı olurdu. Günlük yazı heybesinde üç beş yazı bulunduğu için “Abi, birkaç gün sonra yayınlayalım; sırada başka yazılar var” derdim. Kızgınlığı geçer, “Şu yazıyı çekelim, yayınlamayalım” derdi. Bekletme işini bilinçli yapardım çünkü ilk kızgınlıkla yazılan yazılar, insana sonradan pişmanlık verebilir…
Ben de eğer bir şeye kızmış isem hemen bilgisayarın başına oturmam, biraz soğumasını beklerim. Bazen de klavyenin başına oturmadan sazımı elime alır, yine üç beş dakika bir türküyü tıngırdatmaya çalışırım. İşte bu da beni sakinleştirir…
Hiç unutmam, ‘muhalif’ duruşumu bilen bir yakınım bir tarihte bana “Bu ülkenin nesini seviyorsun?” demişti. Ben de “En önce türkülerini!” demiştim.
“Eğilmez başın gibi
Gökler bulutlu efem
Dağlar yoldaşın gibi
Sana ne mutlu efem”
SEDAT PEKER!
Kent Konseyi seçimleri tamamlandı. Benim açımdan değerlendirilmesi gereken birçok ders vardı. Bunları yazmaya kalksam belki bir ‘seçim’ broşürü haline getirilebilir. Kimse üstüne alınmasın bazı arkadaşlarım “Neden yazmıyorsun?” diyorlar.
Sedat Peker miyim yahu ben!
ÇOCUK!
Birileri mahallenin karıştığını fark edince, “E çekişme bitti, şimdi çalışma zamanı!” talimatı veriyor. Hani birbirleri ile kavga eden çocuklara, “Aa çok oldunuz ama, hadi bakalım oynamaya!” der gibi…
Çocuk muyuz biz yahu!
İTFAİYECİ!
Birileri de kıvılcımı çakıp ateşi yaktıktan sonra “Hadi bakalım, yangını söndürün” görevi veriyor.
İtfaiyeci miyiz biz yahu!
NOTLAR
Birileri de iyi bir iş yapmış gibi oraya buraya ‘başarılar’ yazıp duruyor… Bakmayın siz olur olmaz iletilere beğen / paylaş yapmadığıma… Sosyal medyayı iyi kullanır ve de iyi takip ederim. Kardeşim, dostum, arkadaşım diyenlerin nerelere neler yazdıklarını da heybeme atmasını bilirim. 31 yıllık öğretmenim. Yazılı sınav yapmadan da bir öğrencinin yıl sonu notunu verebilirim. Sözlerimi dikkate almayan, yanımızdaymış gibi görünüp de dost olduğunu söyleyen tanıdıklarımın da ‘siyasal bilinç’ dersi notunu bir kenara yazarım.
KELİME OYUNU
Çap-Matematik
Çapa-Tarım
Çapak- Biyoloji
Çaput-Tekstil
Çapsız-Sosyoloji
Yaş aldıkça insanları sosyolojik olarak daha yakından tanımak da pek sevimsizmiş…
OYNA
“Oyna yansın cepkenin
Yansın güneşten tenin
Gün senin şenlik senin
Bayramın kutlu olsun efem”
2 TEMMUZ
unutMADIMAKlımda
Bugün saat 17.30’da Atatürk anıtı önündeyiz. Bir daha yaşanmasın diye…
Bakmadan Geçme





