'KONFOR ALANLARI'NDAN ÇIKMAYA KORKANLAR!

Sevgili Dostlarım, hepimizin evinde, iş ortamında, özel yaşantımızda farkında olarak ya da içgüdüsel olarak tekrarladığımız durumlar...

Sevgili Dostlarım, hepimizin evinde, iş ortamında, özel yaşantımızda farkında olarak ya da içgüdüsel olarak tekrarladığımız durumlar vardır. Sürekli aynı yere oturmak, aynı arkadaşlarla görüşmek, aynı şeyleri her gün bıkmadan yapmak gibi diyelim. (Al sana monotonluktan doğan mutsuzluk seremonisi)

Bu alan, aslında bizim etliye sütlüye dokunmadığımız alan misali minimum stres, rahatlık ve durağanlığın hüküm sürdüğü evredir. Ve insanın farkında bile olmadan içinde yaşamını sürdürmeye çalıştığı bir yerdir. Bizi gelişimden uzaklaştırır. Ayrıca değişime karşı direnç göstermemize neden olur. Bir süre sonra bu alandaki hiçbir şey size heyecan vermemeye başlar, hayatınızda monotonluk hakim olur. İşte buna “Hiçbir şey bana zevk vermiyor” evresi de diyebiliriz.

Kendinizi güvende ve rahat hissettiğiniz bu alan (Konfor Alanı) aslında ruhunuzun yavaş yavaş tükendiği zamandır. Bunu da yaş kemale erdikten sonra anlıyorsunuz. Yani ah’ların, keşkelerin, “Ulan şimdi genç olacaktım(ların)” arttığı zamanlar.

Hayatınızı güven içinde geçirmek isterken her saniye yaşamdan çok şey kaçırdığınızı anlamanız, çoğu kişide uzun zaman alıyor. Bunu anlamanız, aslında hem kolay hem zor. Ummadığınız insanların başarıları tesadüf sanmayın. Konfor alanlarını farkında olmadan bile terk ettiklerinde ve biraz da yaşama karşı zevkleri ve kendilerine karşı az da olsa inançları varsa işte onların yaptığını siz neden yapamayasınız.

Değişim, gelişim ve yeteri kadar özgürlüğün tadını bile yaşayamayanların tek derdi. Güven çemberi dışına bir adım dahi atmaya korkmalarıdır. E böyle olunca da bu güven çemberinin dışına çıkmazsanız değişemezsiniz. Değişmezseniz, geleceğin bir parçası değil, sadece ve sadece izleyicisi olabilirsiniz.

Her gün süre gelen işlerden birkaçını yavaş yavaş terk etmeye ve içine yeni durumlar işlemeye çalışınız. Bu durumu size şöyle hayal ettirebilirim: Yaşamınızı dişlilerden oluşan bir çark olarak düşünün. Dişlilerden birini değiştirirken alışmış olduğunuz çarkın dönüşü ya daha hızlanacaktır ya da daha çok yavaşlayacak. İşte yapmanız gereken; yapmak istediğinizle ve sizi atalete sürükleyen her iki durumun yerini değiştirmeniz. Önce sarsılabilir, strese girebilir, vazgeçmeye çalışabilir, korkabilir ama biraz kendinize inancınızı iyileştirirseniz göreceksiniz ki başkalarının yaptıklarının en güzelini siz zaten yapabiliyormuşsunuz! Sadece inanmanız ve adım atmanız yeterli.

Araştırmalar, doğru derecede stresin insanın performansını artırdığını gösteriyor. Bu alan; gelişimin, hareketin ve heyecanın olduğu evreye karşılık geliyor. Bu bölge, “Sihirli Alan” olarak adlandırılmış.

Uzun süredir aynı dişlilerle çarkı döndürmeye çalışıp ve giderek bu da sizde değişim ve gelişim sağlamadığından doğal olarak yaşam kaygıları başlatır. En basiti işten örnek verirsek; sabah 09.00 akşam 18.00 çalışıp üstelik yaptığınız hizmetle de kıymetiniz bilinmeyip ve üstüne üstlük patronun her aybaşı maaş zamanı cebindeki paraya ortakmışsınız edasıyla egolarına ve stresine mazur kalmak hanginizin hoşuna gidiyor?

Ya da birini çok seviyorsunuz ve siz körü körüne ona güvenip değer verirken karşı taraf sizi çok da ciddiye almıyor. İlişkiye başlarken hasret kaldığınız sevgi ve şefkati görmediğiniz halde hala bu birlikteliğe devam ediyor olmanız, geleceğinize SADECE sizin tarafınızdan haciz konması demektir ki ne beklemek, ne umut etmek ne de zaman size istediğiniz süreci getirebilir. Bunu bildiği halde onlarca insanın devam ettiği onlarca birliktelikler zaten ortalarda.

Böyle bir durum, yaşam kaygılarınızın ve yüksek derecede strese maruz kalmanıza neden olur ki yüksek derecede stres ve kaygının hüküm sürdüğü, bocalamanın ve kararsızlığın kendini gösterdiği evreye karşılık gelir. Araştırmacılar, bu bölgeye de “Felç Alanı” demişler.

Ya başkalarına imrenir ya da düşe kalka da olsa kendi hayallerinizi yaşarsınız. Başkalarının hayalleri gerçekleştiğinde size ihtiyaçları kalacağını düşünmeniz, zamanında benim çokça yaptığım aptalca iyi niyetten başka bir şey değildir. Kendi hayallerinizi yaşayın. Konfor alanlarınızı terk edin. Ve o zaman aynaya baktığınızda o güzel gözlerdeki enerji ve mutluluğa siz bile inanamayacaksınız. Ve inanın böyle daha kıymetli olacaksınız!

Yarın yine bir yaşanmışlıkla karşınızda olacağım. Şimdilik sevgiyle ve bol şansla kalınız inşallah.

Bakmadan Geçme