Köken ve Dallar-2
Kuvayi Milliye'ye inanç ve iman etme adına, 'Dokuz Eylül' der Özgür hep. Varol! Sağol! Sıra Arkadaşım...
Kuvayi Milliye’ye inanç ve iman etme adına, “Dokuz Eylül” der Özgür hep. Varol! Sağol! Sıra Arkadaşım benim!
Köken ve Dallar
Ne Marya’yı tanıdık biz
Ne palikaryayı biliriz
Hep aynı türküydü dudaklarımızda
Nereden bilecektik o aryayı
Çocukluğumuzu sattık sepet sepet tabla tabla
Kimimiz işportacı kimimiz simitçi
Kardeşlerimiz de vardı ama
Ne abi olabildik onlara ne abla.
Siz hiç iğde sattınız mı
Cevizin dolgunundan anlar mısınız
Lastik papuçlarınızla okulda
Göze girip göze battınız mı
Bulgur gramla kitap sayfayla
Ekmek dilimle gün güneşle ölçülür
Bilir miydiniz?
Ortaklaşa kitap aldınız mı hiç
Canciğer bir arkadaşla?
Övgü düzmeyiz yoksulluğa adı batsın kendi batsın
Ancak evet ise yanıtınız sorularımıza
Size de açtık demektir gönül defterinden bir sayfa
İnsanoğlu nedir ki
Dilim dilim ekmek sayfa sayfa kitap
Yürek yürek sevgi gönül gönül hayat
Ekmek yenir, kitap okunur
Yaşanır hayat
Doyulmaz sevgiye
Siz hiç iğde sattınız mı?
Kimler var bu dizelerde bilir misiniz? Anlayabilir misiniz? Aynı yaşları, aynı sınıfları, aynı sokaklarda, sıralarda yaşamış olanlar gizlidir dize aralarında. Ellerine, bilincine sağlık Özgür!“Akdeniz Türküsü”nü gerçekten türkü tadında okudum…Bestelense keşke! “Ödemiş İkindileri”nde der ki Özgür:
Ödemiş İkindileri
Ödemiş’de ikindiler
Akşama ermeye çalışır
İncirlerin güneşe özlemi gibi
Ağustos güneşi yakmaz insanı
Susturur usulca.
Zeytin tanesi gibidir insanlar
Sabırlı ve yetingen
Cızgaların türküleriyle
Yolu yordamınca
Onlar da akşamlarına erer.
Ne güzel değil mi? “Ovamızın Hep’leri”nden şu iki dizeyi sunayım:”İnsanları biraz rahat biraz gevşek / Aldatması azıcık kolaydır.” “Terk edemem ben bu kenti / yitirdiğim dizeler var / Sokaklarında” diyerek şairce ifade ediyor Ödemiş’e tutkusunu. Ben de kendime sordum: Ya benim neyim “Yitik”?
—–
Hesap İşi
Şiir ne?
Hecenin hesabı
Fikir ne?
Tümcenin hesabı.
Gün ne?
Gecenin hesabı
Son ne?
Öncenin hesabı.
Bir tane daha paylaşıyorum:
İşte
İşte kâğıt
İşte kalem
Yaz ne yazacaksan.
İşte desti
İşte şarap
Süz ne süzeceksen.
İşte gönül
İşte bahçe
Gez ne gezeceksen.
İşte dost
İşte düşman
Boz ne bozacaksan.
Özgür, Rahmetli Orhan Veli’nin Ödemiş Şubesi desem mi? Dedim gitti… Bu güzelliklere dalınca, dile gem vurulmaz! Söyledim gitti… Yazdım gitti…
—–
“Kavramlaşmalar”, çok çok farklı bir biçemde düşünülmüş dizeler. Şair kimliğiyle kavram oluşturulmaya çalışılmış. “Ö Üzeri”nde üç kıta var ve her biri sırasıyla “Ödünç yaşamakları bitiremedik bir türlü”, “Ödünç yaşamaklara son veremedik bir türlü”, “Ödünç yaşamakların kıramadık zincirini bir türlü” der. Bence ömrümüzün bu günlere nasıl geldiğini merak edenlere, okuyun bu şiiri derim. Görün, nasıl gelmişiz bu günlere?
—–
“Anlık Şiirler Dörtlükler”le son buluyor “Köken ve Dallar.” Sözü uzatmadan Özgür’e bırakıyorum son satırları:
Tuz – Biber
Kavuk kokusu karpuz kokusu
Ne güzeldir bardaktaki buz kokusu
Dostun sunduğu zeytin ekmek
Ne güzeldir biberdeki tuz kokusu.
—-
Ağaç
Ağaç dedin mi kökleri derinde olacak
Ağaç dedin mi tepesi evler üzerinde olacak
Yağmur yağacak rüzgâr esecek güneç kavuracak
Ağaç dedin mi meyvesi yerinde olacak.
—
Mânileme
(Olaydım Yâr Olaydım)
Ben bir bülbül olaydım
Dallarına konaydım
O cehennem gözlere
Bakıp bakp donaydım
Ben bir kartal olaydım
Dağlarına konaydım
Aramadan cenneti
Gözlerinde bulaydım
Ben bir fıçı olaydım
Mahzenlere konaydım
Yâr doldurup içtikçe
Özlemine kanaydım
Özgür’ü okumaya var mısınız şimdi?
23 Haziran 2020
________________
* Köken ve Dallar, Özgür Savaşçı, Camgöz Kitap, Aralık-2011, İstanbul, 140 Sayfa.
Bakmadan Geçme