Köken ve Dallar-1

Sıra arkadaşım Özgür Savaşçı, bir dilbilimci. Ayrıca şiir yazıyor. “Köken ve Dallar”, üçüncü eseri. Edindiğimde bir...

Sıra arkadaşım Özgür Savaşçı, bir dilbilimci. Ayrıca şiir yazıyor. “Köken ve Dallar”, üçüncü eseri. Edindiğimde bir solukta okuyuverdim. Duygularımı anında şiirlerin altına, yanına… yazıverdim. Toplam altı başlık altında kümelendirmiş. Gelin birlikte dalalım Özgür’ün şiir evrenine. Bakalım neler hissetmişim?

—–

İşlev ve İşlem

Biz işleve değil

İşleyene taraf olduk

Yani insana.

Biz söyleyene değil

Söyletene karşıt olduk

Yani yürek ardına.

İşlevce işleyene

İnsanca düşleyene

Yanıt olduk

Geçit olduk.

İlk şiirde yaşama bakışının temelini atıyor. Lütfen bundan sonrakileri bu gözle okuyun! Her şairin gönlünde bu olsa gerek!: “Yazdığım bütün şiirleri yaşadım da / Yaşadığım bütün duyguları yazamadım.” Umut, umut, ille de umut der Özgür. “Ozanları, dilcileri, dilbilimcileri” sever. “Çünkü onlar / kimi zaman toprak / kimi zaman toprakta çürüyen yaprak / kimi zaman gönüllerde bayrak olurlar.” Sevgiye gelince akan sular durur:“Uzunca sevgileri ezberleyecek / hep vaktim oldu / hep de gücüm / Belki de gönülde zaaf vardı gülüm / kim bilir…” Haddim değil belki ama söyleyeceğim: “Bilmek-Olmak” şiirinde Yunus Emrece bir deyiş, duyuş, oluş ustalığı gözlemledim. Şiir şöyle:

Bilmek-Olmak

Kayıtsız koşulsuz yaşayacaksın hayatı

Noktasız virgülsüz şiir yazar gibi

Her anını zevk edip

ayrıntıyı fark edeceksin

Kurulu tuzakları bozar gibi

Elinde değildi gelmek

Elinde olmayacak gitmek

Doldurduğuncadır olmak

Cennetleri sezer gibi.

Siz, ne dersiniz?

—–

“Seviler Bağlamak”, II. bölüm. En çok bu başlık altında şiir var. “Dedemin Tespihi” ile başlıyor bölüm. “Dedemin bir tespihi vardı / Zeytin çekirdeklerinden / Elleri ezik zeytin gibi kokardı” derken dedesinin ezilmişliğini ne de kalıcı bir kokuyla sarıp sarmalıyor değil mi? “Teyzem” diye seslenirken tüm teyzelere güzelleme yapar gibi! Tanıdım şiirdeki teyzesini. Aynı “Teyzemin gözleri dert eziği / elleri mekikler gibi çekik / yüreği kuyu sularınca serindir *** … / … / gözleri çözüm yüklüdür *** … / … / Okulsuz nasıl öğrenirse insan / teyzem öylece bilgedir.” dizelerindeki gibi. “Eniştemin Keseri”nde bildiğim, sohbet ettiğim Semerci Arif Emmi’yi anlatır Özgür. Tam da yazdığı denli güzel ve efendi bir büyüğümdü/insandı. Son bölümü şöyle şiirin:“Pamuğun suya özlemi gibi / Yaşadı gitti eniştem / Elleri / Çalışmanın en efendicesi.” Yine Yunus Ermece bir deyiş, şiir:”Fikreyle”. “Hayat en güzel hediye / Bu hırs, bu tamah, bu koşuşturmaca niye / Fikreyle bir, dünyaya geldik ne diye?” derken Fikir et / düşün diye bizi uyarır Özgür. “Birgi”yi Yunusca anlamak için birebirdir bu şiir! Babası “Fethi Baba” da ne de güzel, anlamlı anlatılmıştır. Okuyun:

Fethi Baba

Hem dost hem baba hem dede olmak kolay mı

O zoru başarmak doluyken vermek boşken dolmak kolay mı

Kitaplarım kireç kokar ekmeğim şiir

Yediveren güller gibi yaşayıp

kesilmiş çınarlar gibi olmak kolay mı?

“Beş Yıl Geçmiş Aradan” şiirinde babasının ölüm gününde geçmişe gider. Yine bir Yunus Ermece yaklaşım:

Ölüm-Zulüm

Hiçbir şeyi duymamak

Görüneni görmemek

Ölüm dedikleri bu mu?

Söyleneni duymamak

Bakan gözü görmemek

Zulüm dedikleri bu mu?

dizeleriyle “Ölüm-Zulüm”de. Özgür, eşine “kırkıncı yaş armağanı” olarak “I.Şiir Zamanı, II.Düşünme Zamanı, III.Taşınma Zamanı ve IV.Aşınma Zamanı”ndan oluşan “Zaman Şiirleri” yazar. Yunusca deyiş, söyleyiş rahatlığı siner dizelere. Bu düzeye kolay mı gelinir sizce? Son bölüm şöyle:”İki kapılı bir menzilde / Girdik birinden – beraberce / Şavkıdık ortaklaşa – yıldızlarca / Kitap hem okuyuşta hem söyleyişte / Çevirdik sayfaları okuduk onca işte.” “Ayrımsama” şiirinde savsözdür her dize. Ama anlayana, doğru biçimde “ayrımsama” yapana/yapabilene…

Ayrımsama

En gaddar yanlış

söylenip de fark edilmeyeni

En mazlum gerçek

yaşanıp da inanılmayanıdır

Haykırışın en sönüğü

suskun dururken

Sevginin en beteri

dilsiz kalanıdır.

Ayrımsamak işte o

inanılmaz suskunluğu dilsizlerini!

________________

* Köken ve Dallar, Özgür Savaşçı, Camgöz Kitap, Aralık-2011, İstanbul, 140 Sayfa.

Bakmadan Geçme