Kıvılcım
Bildiğiniz gibi şeytanın vazifesi, insanoğlunu Hakk’a asi yapmak ve kendisine emanet edilen varlığa hor ve hakir...
Bildiğiniz gibi şeytanın vazifesi, insanoğlunu Hakk’a asi yapmak ve kendisine emanet edilen varlığa hor ve hakir davranmaya sevk etmektir.
Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşer.
Bir ağacın altında sebep olacağı şerleri düşünmeye başlar. Az ötede buzağısı bir kazığa bağlı olan genç bir kadını uzaktan bir müddet izler. Sonra yerinden ayrılır ve kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetir.
Buzağı bu, yerinde durur mu! Az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını izlemeye daha fazla dayanamaz. Debelenir, hoplar ve zıplar. Boynundaki gevşemiş olan ip çözülür.
Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasını devirir.
Sağdığı sütün ziyan olduğuna sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odun ile buzağıyı kovalamak ister ve yavru yere düşer.
Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamaz ve bir tekmede kadını yere sererek ölümüne sebep olur.
Uzaktan gelen kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurur.
Silah sesini duyan koca; karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürür.
Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam, bu kadar acıya dayanamayıp intihar eder.
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan: “Şimdi bu felaketi de bana yüklerler, ben buzağının ipini gevşetmekten başka ne yaptım ki!” der.
Gelin biz, şeytanın oyununa gelip kıvılcım saçanlardan olmayalım! Bazen ufak bir hatamız kelebek etkisi oluşturabilir. Ve bir söz ile bir özü kaybedebiliriz.
Dilimizde yer etmiş bir tabir var: “Beterin beteri vardır”
Dinleyelim, düşünelim ve anlayalım. Fevri değil, teenni ile hareket edelim.
Bakmadan Geçme





