Kaymakçı dayanışması

Cumartesi günü acı haberi Küçük Menderes Gazetesi ayrıntıları ile yazdı. Kısaca hatırlatmak gerekirse 'DSİ tarafından yapımı...

Cumartesi günü acı haberi Küçük Menderes Gazetesi ayrıntıları ile yazdı. Kısaca hatırlatmak gerekirse; “DSİ tarafından yapımı devam eden Küçük Menderes Sulama Projesi kapsamında kullanılmak üzere yüklenici firma Aydeniz İnşaat’ın Ödemiş’in Kaymakçı Mahallesi’nde açmayı planladığı mıcır ocağı için İzmir Valiliği tarafından ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi.”

Bunun anlamı, buraya mıcır ocağı yapılacak ve halka bilgi vermeye, halkın onayını almaya da gerek yok!

İddialara göre, ÇED kararı konusunda bazı siyasiler devreye girdi ve kararın alınmasını kolaylaştırdı. Dedim ya iddialara göre… Aynı iddialara göre, firma yetkililerine Kaymakçı’da kalmak için ev tahsisi bile yapıldı veya yapılıyor.

Belki okuyorsunuz belki de ilginizi çekmedi ama bir haftadır gazetemizde taş/mıcır ocakları ile ilgili bir dosya yayınlanıyor.

Bu dosyadan çıkan net sonuç: “Taş ocakları, insan sağlığını, biyoçeşitliliği ve tarımı ciddi ölçüde etkiliyor.”

ÇED kararı zorunluluğunun kaldırılmasından sonra Türkiye’nin her yerinde hızla artan taş/mıcır ocakları, haberlere göre ne doğa tanıyor ne de insan sağlığı.

Uzmanlar, doğal dengenin bir unsuru olan dağların yanında ormanlara da ciddi zarar veren taş ocaklarının, insan sağlığı başta olmak üzere bulundukları bölgedeki biyoçeşitliliği, tarımı ve tarımsal verimi ciddi ölçüde etkilediğini bildiriyor.

Çevre dostu uzmanlar, taş ocağı ruhsatlarının toplumsal maliyet hesaplandıktan sonra verilmesinin önemine dikkat çekiyor.

Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, taş ocaklarının yaşam alanlarından uzakta olması gerektiğine dikkati çekiyor.

Dinamit patlatılan ocaklardan çevreye yayılan tozun insan sağlığını, bitki örtüsünü ve diğer canlıları etkilediğini söyleyen Gümrükçüoğlu; “Eğer ocak yaşam alanına yakın bir yerdeyse insan ve çevre sağlığı açısından büyük risk taşıyor. Patlamalar nedeniyle ocak yakınlarında yaşayan kişiler sürekli deprem korkusu yaşıyorlar. Eğer camlar açık bırakılmıyorsa patlıyor. Toz ciddi bir problem. Tozla yaşamak insanların sağlığını ciddi oranda etkiliyor. Ocakların bulunduğu bölgedeki insanların astım ve akciğerle ilgili problemleri var. Toz aynı zamanda biyo çeşitliliği, tarımı ve tarımsal verimi etkiliyor. Arıcılığı öldürüyor.” dedi.

Evet, bina yapımında ve çeşitli dolgu alanlarında kullanılmak üzere taş ve mıcıra ihtiyacımız var. Bunu kimse inkar etmiyor.

Burada karşı çıktığımız nokta, bu işin yaşam alanlarından yani insanların yaşadıkları yerlerden, tarım alanlarının uzağında yapılması gerektiği.

İnsan için insan sağlığını tehlikeye atmak ne kadar doğru?

Peki biz bu taşı nereden çıkarıp da ev yapacağız ya da dolgu malzemesi olarak kullanacağız diye sorular gelebilir elbette.

Taş çıkartılmayacak diye bir şey yok. Ama çevresel ve insana olan zararlarını en aza indirecek alanlara kaydırmalıyız. Yerleşim yerine uzak pek çok alan var. Buralar tercih edilebilir.

Maliyet artar mı diyorsunuz?

Maliyetin artması mı önemli yoksa insan ve tarım sağlığı mı?

Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çevreye zarar verdiği iddia edilen projelere, çevre halkının gösterdiği direnişleri asın yayın organlarından okuyoruz.

“Her şeye karşıyız abi” mantığı da elbette ki doğru değil.

Ama mademki her şeyi insan için yapıyoruz o halde insan sağlığını ve devamlılığını dikkate almak zorundayız. İnsan için insan sağlığını tehlikeye atmak, ancak rant için doğa ve insan sağlığı önemsemeyen çevre düşmanı firmaların işine yarayabilir.

Onlar için varsa yoksa kar elde etmektir.

Şimdi, basın yayın organlarında okuduğumuz çevre katliamları ve buna karşı gösterilen duyarlılık ve direnişler yanı başımızdadır.

Ya, “Bize ne ya!” diyeceğiz, ya da “Atalarımızdan devraldığımız bu temiz çevreyi torunlarımıza da sağlıklı bir şekilde bırakmak istiyoruz”

Kaymakçılı bir ailenin çocuğu olarak benim tercihim ikinci şık.

Su ve toprak, yakın gelecekte daha da önemli olacak.

Siyasi parti ayrımı gözetmeksiniz oluşturulacak ‘Kaymakçı Dayanışması’ vakit geçirmeden haklarına sahip çıkmak için gerekli girişimleri yapmak zorundadır…

yapmak zorundadır…

Not: Bu yazı, gazetemizin 3 Ağustos 2015 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Bakmadan Geçme