Kabul Ettim ve Kendimle Tanıştım!

Sevgili muhterem okurlarım, haftanız bereketli, huzurlu ve sağlıkla geçsin inşallah. Bol ama hayırlı kazançlarınız olsun. Ve...

Sevgili muhterem okurlarım, haftanız bereketli, huzurlu ve sağlıkla geçsin inşallah. Bol ama hayırlı kazançlarınız olsun. Ve gerek telefonla, gerek mesajla ve de sosyal medya üzerinden hatta yolda görüp yazılarım için beni tebrik eden kıymetli insanlar, hem utanarak hem de gururla hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımı kabul buyurunuz lütfen.

Haftaya cuma günü bıraktığımız yerden devam ederek başlayalım isterim.

Başkaları bana, “Sen şunu da yaparsın, bunu da yaparsın” diye iş yüklerken, birileri beni enayi olarak adlandırıyor, birileri de iyi niyetim yüzünden “hayır” diyemediğimi söylüyordu. Oysa bu birikimler, beni şimdiki bana getiren incilerdi.

Yaşam döngümde birçok kez insanlardan yana yanılmışlığım olmuştur. “Vay be, çok da masum görünüyor” ya da “Çok iyi insan” dediğim de olmuştur ki ancak gördüğüm bencillik ve egolardan ve de yalan dolan sahteliklerden aldığım dersler, benim kendimi daha çok sevmeme ve yaptığım ve nankörlük gördüğüm her ne ise Tanrı’nın da onların sonucunu bana gösterdiğine tanık oldum. Ve şuna inandım: “Doğru”, eninde sonunda kazanıyor.

Uzun süredir belki daha net hayır diyorum. Ya da daha net insanların gerçeklerini yüzlerine vurabiliyorum. Çünkü en değerli olan, kendimdim ve daha kıymetlisinin olmadığın gördüm. Peki ben bununla caka mı satmalı yoksa bu değerlerimi fark ettiğimde insanlara, özellikle gençlere ışık mı olmalıydım? Elbette bana ihtiyacı olduğunu söyleyen herkese gençler ağırlıkta yardım ve yataklık etmeyi seçtim. Çünkü herkesten daha çok evlatlarımızın (hele ki bu zamanda) doğru insanlarla zaman geçirmeye daha çok ihtiyaçları var. Örneğin 25 kelamından ikisini alsa o bile “bu zaman” için kârdır.

Sevgili dostlarım, benim de herkes gibi yaşama dair sıkıntılarım olmuştur. Ve bir gün yine aynı durumumdan melankolik bir ruh haliyle bahsederken hiç unutmuyorum “Senin sorunlarından bize ne?” diyen çok sevdiğim bir arkadaşımın tokat atsa daha az acıtacağı kelamı ile yüzleştim. O an kırılmıştım. Ancak o kadar haklıydı ki çünkü ben o vakitler çözüm değil, var olan sıkıntılarımdan enerji bulmaya çalışıyordum. Külliyen aptallıktan başka bir şey değildi.

Ve fark ettim ki kişi, her türlü yalnızdır. “Ben senin yanındayım” diyenler bile belirli zamandan sonra senin söylediklerinden etkilenmemeye, sana yardımcı olmamaya ve senden uzak durmaya başlıyorlar. Çünkü şunun ayrımını anlamamız lazım. Evet, herkesin sorunu vardır. Olacaktır da ancak sorunla baş etmek, güçlü kalmak yerine o sorunu çözümsüz dillendirerek ruhu baskılamanın hiçbir anlamı yoktur. Bu durumun ne iyileştirici ne de yol gösterici etkisi olabilir. Benim için kötü bir an olsa da hayatımı şekillendirmemde çok önemlidir.

Benim sorunum, kimseyi ilgilendirmez! O halde benim kendi kendimi iyileştirmem, sorunumu çözebilmem, çözemediğim durumda da bu durumu saygıyla kabullenip önüme bakmam gerekecekti. İşte ben bunu da keşfettim. “Bana benden daha çok ne kimse yardım edebilir ne de zarar verebilirdi”. O halde ben, kendi ruhumu iyileştirme yoluna, kabullenme ve gelişerek değişim yoluna girmeliydim.

İstediğiniz kadar kitap okuyunuz, eğitimler alınız. Bunları hayatınıza empoze edemediğiniz takdirde siz hiçsiniz.

Diploma ya da sertifikalar ya da dini bütün olmamızın önce size sonra da etrafımızdakilere zaten fayda sağlamaz. Önemli olan, bunların yanı sıra “doğru ve paylaşan bireyler olabilmemiz”

Kendimi tam bulduğum dönem bir de kalp krizi geçirdim mi! Aha dedim bu bir işaret. Daha hızlı, daha faydalı, daha sevgi dolu ve daha anlayışlı olmak zorundasın. Çünkü bu insanların bu tarz bireylere ihtiyacı çok var.

Kendimi tanıma yolculuğumda neyi istediğimi, neyi istemediğimi, neden istediğimi, niçin istemediğimi, ne kadar istediğimi biliyorum. Ve haddimi de sınırlarımı da belirleyebiliyorum. Saygınlık, adalet ve edep, benim için kıymetli unsurlardır. Olaylar karşısında duruşum ve net tavırlarım vardır. Ve bunları da varlığı ile etkileşim içinde olan bütün insanlara da gerek sözlerimle ve gerekse tavırlarımla da yansıtmaya çalışıyorum.

Ve ben, kendimi böyle çok seviyorum. Çünkü sınırlarım ve prensiplerim var. Disiplin ve kurallar silsilesi içinde yaşıyor olmak ve benim sınırımı bilerek aşmaya çalışanlara da net olmayı becerebilmek benim rafa hiçbir şey atmama ve başkaları için kendimi üzmeme duygusuna erişmiş olmak benim için bir mucizedir.

Geçmişte kendine bile faydası olmayan kuzeylinin (sadece adı iyi biriyken) son on beş yıldır artık faydalı iyi biri olarak anılmasından dolayı huzur içindeyim. Zira ölüp gittiğimizde “Kime ne iyiliği dokunmuş?” sorusuna “Ne kadar adaletli, ahlaklı, insani değerleri gelişmiş” cevabı, kimine göre eski kafa düşüncesi olabilir ama benim için hala en önemli olgulardır.

İşin özeti kendinizi çok sevin, siz istemediğiniz sürece farklılaşamazsınız. Sevgiye, saygınlığa, vicdana, ahlaka ve duaya inanınız lütfen. Yarın görüşmek üzere. Huzur ve şansla kalınız inşallah.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme