İki bin yirmi

2019, birçoğumuz için iyi geçmedi. Çünkü 2019'a ekonomik kaygılar ile başladık. Zamlandıkça zamlanan ürünleri, hep aynı...

2019, birçoğumuz için iyi geçmedi.

Çünkü 2019’a ekonomik kaygılar ile başladık.

Zamlandıkça zamlanan ürünleri, hep aynı kalan maaşlarımızla satın almakla mücadele ederken,

Mutsuz olduk.

Mutsuzluk duvarından tırmanamadığımız mesai saatleri içinde ”Borcumu nasıl kapatayım?” düşünceleri ile cebelleşirken sağlığımıza da iyi bakamadık.

Sağlığımızı kaybettiğimiz günler, huzursuzluğu da tetikledi.

Huzursuzluk sarınca dört bir yanımızı duygularımızı dinlemeyi unuttuk.

Bu yıl, binlerce duyguyu bir arada beslediğimiz insanı kırdık belki de en çok.

Ve en çok, 2018 ile 2019 arasındaki son on saniyede mutlu olduk belki de kim bilir?

***

2018 yılında körelen aile birlikteliği, 2019 yılında daha da köreldi. Öyle ki mutsuzluğumuzu en çok ailemize gösterirken sahte mutluluğumuzu hep takipçilerimizle paylaştık. Zararlı alışkanlıklarımız arttı. Yararlı alışkanlıklarımızsa azalmaya günbegün devam etti. Bu yıl, beyin hücrelerimiz biraz daha fazla öldü. Empati yeteneğimiz ise epey bir azaldı. Yaşanan olaylara biraz daha az şaşırmaya başladık 2019’da. Dedim ya zararlı alışkanlıklarımız arttı diye. Dünyanın bir ucunda değil, hemen yanı başımızda olan olaylara bile duyarsız kalma alışkanlığı kazandık şu geçen bir yılda. Her gün cinayetler arttı, şiddet arttı. Bizim ise olaylara bakış açımız hep aynı kaldı. Kelepçeli olduğumuz telefonlarımızı aldık elimize; yazdık, sildik, salladık, sövdük.

***

Çok eski değil, biraz evvel aile bireyleriyle olan bağımız bambaşkaydı. Özel günlerde maharetli ellerin sofralarında dedelerle, ninelerle, amcalarla, halalarla, kuzenlerle buluşurduk. Saatlerce kalkmadığımız o sofralarda annemizin, babamızın çocukluk anılarını dinler, gülüşürdük hep birlikte. O sofralar küstü sanıyorum bize. O sofraların yerini; tatil beldeleri, oteller, uçak biletleri aldı. Ne kadar eğlenirsek eğlenelim unutamadığımız anılarımızla bitiremedik 2019’u. Yeni jenerasyonun yeni icatları eski köyün adetini bir çırpıda silip attı. Kimse dede, nine, kuzen, dayı sormaz oldu.

***

2019 yılında herkesle arkadaş olduk. Sevmediğimiz karakterde insan neredeyse kalmadı. Her türden huyu kabullenir olduk. Dik duruşlu, köşeli tavırlarıyla bir şeylerin savunucusu olan insanlar ise fotoğraflarda kaldı.

***

2019 yılının ilk 11 ayından sizinle bu yazıyı paylaştığım güne dek toplam 466 kadın öldürüldü. Nice yıllar görecek güzel kadınlara canilerin, katillerin, hasta ruhlu canavarların elinin kiri bulaştı. Kadına yönelik şiddetin her gün artmaya devam ettiği bu ülkede bu yıl kadın olarak yaşamak daha da zorlaştı.

***

Hayvanlara yönelik uygulanan şiddetin ve işkencenin cezai yaptırımlarının yalnızca para olduğu Türkiye’de onlarca can katledildi. Nefes kaynağımız, ormanlarımız bile isteye ateşe verildi.

***

En başa dönecek olursak 2019, birçoğumuz için iyi geçmedi.

Geçmesini istesek bile kaygılarımız buna izin vermedi. 2020’de başımıza ne gelecek bilinmez ancak biz yine de klişe dileklerimizi eksik etmeyelim. Sevgili okurlarım! 2020, mutluluğunuzun daim olacağı bir yıl olsun. Sağlam kafa, sağlam vücut dediğiniz, huzurlu, birlikteliklerinizin kopmadığı, paranızın bol olduğu, aşkınızın depreştiği dopdolu bir yıl olsun. 2020, her yönüyle sizin ve de ülkemizin yılı olsun. Ülkemizde klişe espridir yapmadan kapayamayacağım bu bahsi. Haftaya perşembe günü buluşacağımıza göre, seneye görüşürüz.

Bakmadan Geçme