İçe dönüş
“Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere...
“Nasıl bir his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.” Cemal Süreya
Hayat devam ediyor dışarıda. Pencereden bakıyorum, sokaktaki ağaçlar da yapraklanmaya durmuş. Hatta kapı önündeki çınar bile bahar uyanışında. Mevsimin getirisi neyse onu yaşıyorlar. Bulutlar toplanıyor yavaş yavaş, yağmur yüklü bulutlar birazdan yüzünü yıkamaya durur havanın. Rüzgar esiyor. Kıpırdayan ağaç dallarından ve bana ulaşan şarkısından anlıyorum bunu. Kuşlar uçuyor bu hengamede oradan oraya. Kediler koşturuyor karşı kaldırımdaki suyun başına ve bir süre oyalanıp su içiyorlar. Köpekler havlıyor sokağa giren yabancı köpeğe “Burası bizim muhitimiz” dercesine… Hayat devam ediyor dışarıda…
İnsanlar tek tük geçiyor yoldan. Belli ki ihtiyaçlarını gidermek için dışarı çıkmışlar. Kimisi maskeli, kimi değil… Taşıtlar tek tük seyirde…
İçe döndük biz insanlar, içimize. Dışımızdaki dünyada hayat devam ediyor seyrinde. Doğa, kendi halinde de yol alıyor nasıl olsa. Ama biz, onsuz yol alamıyoruz maalesef.
Dar dairede, kendi dünyamızda, kendi başımıza kaldık bir anda. Yalınlaştık, sınırlandık, yavaşladık. Yani hep şikayet ettiğimiz hızlı yaşamı kendi isteğimizle değil ama zorunlu olarak yavaşlattık. Güne, haftaya sığıştıramadıklarımız, “Yetişmiyor” dediklerimiz bir anda önemini yitirdi, anlamsızlaştı. Yaşanılan gün içinde hiçbir etkisi kalmadı. İşte o an birçok şeyin ayrımına varabildik. Yeterince düşünmeye fırsat bulabildik. Biz yalnızlaştık ama bedensel. Ne kadar kalabalık kafamızın içi, ne kadar yoğun, ardı ardına düşüyor düşünceler bomba gibi.
Küçüldü dünyamız, bir eve sığıştı ama düşünsel sığışamama, zorlamaya başladı ruhlarımızı. Yapmaya alışkın olduğumuz eylemleri zorunlu olarak bir anda bitirmek, sarstı elbette hepimizi. Bu durum, sıradanlaştırdıklarımızın aslında ne kadar değerli ve hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bir kez daha gösterdi bize. Empati yapabildik birçok konuda. İçe döndük, içimizi yokladık ve yordadık, sorguladık…
yaşarken yeni zamanı,
Önce; durumu algılama
sonra ciddiyetini anlama
sonra “ne yapacağız bundan sonra?” şeklinde bir süreç yaşadık,
yaşamaya da devam ediyoruz hep birlikte.
ucundan ne zaman tutabileceğiz yeniden bilmem
yeni nasıl olacak o da meçhul… bilinmez
yarınlara öteledik her şeyi
oysa
yaşadığımız andı hayatımız
tükettiğimiz andaydı yapabildiğimiz…
yitik zamanlar
yitik düşünceler
yitik eylemler…
Bakmadan Geçme





