Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ!

Hepimiz… Kaldırımları işgal eden Ve bunlara gözünü yuman… Yollara sağlı sollu park eden Ve bunları engelleyemeyen…...

Hepimiz…

Kaldırımları işgal eden

Ve bunlara gözünü yuman…

Yollara sağlı sollu park eden

Ve bunları engelleyemeyen…

Sokaklardaki çukurları onarmayan

Ve bunları ihalelere havale eden…

Evlatlara gözü kapalı motor veren

Ve bunları yollarda görmezden gelen…

Küçük-büyük, insanları eğitemeyen

Ve tüm bunlara ‘adam sende’ diyen…

Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ!

Memlekette yürümek bile ‘iş’ iken

Koruyamadık yazık ki naif bir şairi

E-sosyalde öldürdük önce!..

Affet bizi Okan Biçer

Olmadı Okan Biçer olmadı! ‘Asıl biraz hayata’ dedim ama sen elinden geleni yaptın. İster kader de isterse yazgı… Bu gidişin olmadı. Biz şimdi nasıl sensiz devam edeceğiz eğitim-öğretim işlerine. Halbuki ne de güzel hazırlamıştık öğretmenler odamızdaki muhabbet köşemizi. Dersimizden çıkacak ve bir çay içimlik nefes alma zamanımızı, öğrencileri konuşarak geçirecektik yine.

Haylaz Hasan’dan bahsedecek, ‘Ne olacak bu tembel Fatma’nın hali!’ diye birbirimize danışacaktık. Sonra falanca sınıftaki Ali’nin ailevi durumu hakkında ‘Acaba bizim bilmediğimiz bir durum mu var!” diye merak edecektik. Hüseyin’e kopya çektirmediğimizi birbirimize anlatacak, Emine’nin aldığı güzel notu “Demek ki sınıfta çalışan öğrenciler de var” diyerek kendimize pay biçecektik.

Yalnızlıktan, yabancılaşmaktan, nostaljiden dem vurup “Yaşlandık be üstadım” yorumu yapacaktık.

Olmadı… Lanet olsun oldurmayan faktörlere, etmenlere, etkenlere…

Her zaman korkardın başıbozuk motorlardan ve sakınırdın onlardan. Çocuk yaşta delikanlıların, uçar gibi motor kullandıklarını söyler önlem alınması gerektiğini belirtirdin. Öğretmenler odasındaki muhabbet köşemizde, toplumdaki duyarsızlıklardan dem vurur, önlem almayanları eleştirirdin.

Anladık ki sabah okula yetişirken yine o her zaman kullandığın sokağa girdiğinde dikkatlice sağına soluna baktın ve öyle geçmeye niyetlendin bulunduğun kaldırımdan karşı kaldırıma…

Kaldırımlar kullanışsız, delik deşik yollar sağlı sollu araçlarla dolu… Ve arkandan nasıl geldiğini anlayamadığın kontrolsüz iki tekerlek…

Hepimiz suçluyuz.

Koruyamadık senin gibi naif bir şair kimyacıyı!

Ne desen haklısın…

14 Mart’ta demişsin ki “Yalnızca kendi paylaşımları ile ilgilenenlere de bi güncelleme şart…

Yerden göğe kadar haklısın Okan Biçer… Güncelleme acilen şart.

13 Mart’ta da “Çocukluğum… saklı kaldı rengi solmuş eski bir fotoğrafta… çocukluğum, asılı durur belki de yaşlı bir erik ağacında

Aslında kimseye veda edemeden bir ‘hoşçakal’ demişsin de biz anlamamışız.

12 Mart’ta da şunları yazmışsın:

Gel şiir yazma!” dedi annem… “herkes okur geçer, olan sana olur

Nerden bulurdun o dörtlüklere güzelim fotoğrafları bilmem; sormazdım da…

Anneni, Özlem’i küçük şiirlerinde yazar, İlayda’yı ve Bıcır’ı anlatırdın muhabbet köşemizde.

Coşkun’un erken gidişine de inanamadık, senin amansız elveda deyişine de… Evet bir güncelleme şart hepimize.

Neden can veriyor bunca insan soruşturmak, yediklerimizi ve içtiklerimizi incelemek, toplumsal kurallarımızı güncellemek gerekiyor.

Hatırlarsın, ‘motor’ ve ‘kaska’ takan bir müdür vardı Ödemiş’te… Arada anardık adını da “Sürmek için adamı, elbirliği etti muktedirler” derdik.

Meğer herkesin kaskla gezmesi gerekiyormuş memlekette.

Beni bilgisayar başında gördüğünde “Yine ne yazıyorsun Selim Şahan?” diye takılırdın…

Seninle geç tanış olduk ama keşke birbirimize güle güle ve hoşçakal diyebilse idik naif şair arkadaşım .

Affet bizi Okan Biçer…

Koruyamadık yazık ki senin gibi naif bir şairimizi.

Hepimiz, evet hepimiz SUÇLUYUZ!

Affet bizi Okan Biçer…

hayat diyorum;

bir gün

her şey

fotoğraflarda kalıyor…

o kadar kısa işte

7 Mart 2018 / OB

çocukluğun kadar kısadır aslında

hayat dediğin…

21 Şubat 2018 / OB

nasılsa

anlamıyor

kimse kimseyi…

uzun uzun

susalım artık

20 Şubat 2018 / OB

gitmeli…

ışıklı

güneşli

umutlu günlerin olduğu yerlere

12 Şubat 2018 / OB

Bakmadan Geçme