Haziran'dan kalanlar
Yağmurlarla geçti, geçiyor bir Haziran ayı daha. 'Taşı delen suyun gücü değil, damlanın sürekliliğidir' derler. Sürekliliği...
Yağmurlarla geçti, geçiyor bir Haziran ayı daha.
“Taşı delen suyun gücü değil, damlanın sürekliliğidir” derler. Sürekliliği olan her şey, güçlü olanları tarihin tozlu sayfaları arasına bırakıp ilerlemeye devam eder.
Güç, tutkulara benzer.
Sel gibi önüne kattığı her şeyi alıp götürür. Çok şeyi yakar, yıkar, yok eder. Yol boyu taş üstüne taş bırakmaz çok zaman.
Oysa süreklilik, sevgiye benzer. Damla damla, ilmik ilmik yol alır. Özenle örer yolunu. Öyle sağlamdır ki onu değiştirmek, çok zaman büyük bir güç ve kararlılık ister.
Okullar tatile girdi.
Seçimler yapıldı.
Ve herkes, her şey kendi akağına döndü nihayetinde. Günlük yaşamın seremonisi, artık avuçlarımızda kalan.
*
Haftalar öncesinde okumaya başladığım bir kitap.
Aslına bakarsanız yıllar boyunca okumak isteyip de okuyamadığım kitaplardan biri geçti elime.
Pedagoji eğitimi almış olanların çok aşina oldukları bir eser. Okumaya başladığımda küçük notlar almıştım. Siz sevgili okurlarımla paylaşmak için. Bu notları bir süre sizlerle paylaşacağım.
Öncelikle bahsi geçen kitap.
Emil yahut Terbiyeye Dair
Fransız düşünür Jean Jacques ROUSSEAU’nun eseri.
Kitap, 1945 yılında Ahmet Sait Matbaası’nda basılmış. Çevirmenleri Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken, Ali Rıza Ülgener ve Salahattin Güzey.
*
Emil’den…
Her Şey Aslında İyi Olarak Doğar.
Her şey, eşyanın Halik’ı elinden çıkarken iyidir. Her şey, insanın elinde tereddi eder. İnsan, bir toprağı başka bir toprağın mahsulünü beslemeye, bir ağacı başka bir ağacın meyvesini taşımaya zorlar. İklimleri, unsurları mevsimleri mezceder. Ve birbirine karıştırır. Her şeyi altüst eder. Şeklini bozar. Şekil bozukluğunu ve tabiat galetlerini sever. Hiçbir şeyi hatta insanı bile tabiatın yaptığı gibi istemez. Onu talimli bir beygir gibi kendisi için yetiştirmeli, bahçesindeki ağaç gibi kendine göre ona biçim vermelidir.”
Bugünlük bu kadar. Perşembeye bir küçük bölüm daha…
Sevgi, dostluk ve umutla…
