Hayatın içinden cımbızladıklarım

Pembe pembe gülümsemiş hayata balkonumdaki yılbaşı çiçeği. Hayatı neşelendirmek ister gibi. Renklenmiş balkon. İnsanın içini ısıtıyor...

Pembe pembe gülümsemiş hayata balkonumdaki yılbaşı çiçeği. Hayatı neşelendirmek ister gibi. Renklenmiş balkon. İnsanın içini ısıtıyor tomurcuklanmış bir bitkinin çiçeğe durması. Umut aşılıyor. “Yaşam devam ediyor, devam, sabır biraz” dercesine. Vaktinden geç açtı belki çiçeklerini ama bir taraftan da bize ders vermek ister gibi. “Nasıl?” diyebilirsiniz. Açması gereken dönemde evimizi şenlendirmişti tomurcuklu haliyle. Kışın ortasında ayrı bir güzellik. Ama yer değiştirmenin etkisiyle bütün tomurcuklar açmadan döküldü. “Ölecek galiba çiçek” diye düşünürken biz, o bir süre öylece kaldı, belki yeni yerine alıştı, yeni durumunu kabullendi, onardı kendini ve umudu somut hale getirdi çiçeklenerek. Adeta “E insan! Sen de değişikliği kabullen, özümse yeni durumunu ve durağanlıktan çık, göster maharetini” der gibi…

*************************

İnsan ruhu, zaman zaman değişiklik istiyor. Yaşadığı mekanda da değişiklikler yapmaya koyuluyor. En basitinden evdeki dolabın, koltuğun, duvardaki resmin yerini değiştiriyor. Yani ufak tefek dokunuşlarla yeniliyor yaşadığı mekanı. Bir çiçek, küçük bir obje, ufak bir renk değişikliği yaparak ruhunu sıkıcılıktan kurtarmak istiyor.

Ama gelin görün ki uzun zaman edinilen aynı düzen alışkanlıkları zorluyor bu kez insanı. Gözü kapalı her eşyanın yerini bilmenin getirdiği o rahatlık, yerini bir süre tedirginliğe bırakıyor. Yani yeni durumu özümseyip alışıncaya kadar. İnsan, bir taraftan değişikliği arzularken diğer taraftan değişikliğe karşı bir tavır içerisinde çelişkili bir durum değil mi? Bir yandan zihin faaliyetlerini canlı tutmak için değişik yollardan yürüyün, iş yaparken kullanmadığınız elinizle yapmayı deneyimlerin deniyor. Ama diğer yandan insan kendini nasıl iyi ve güvende, rahat hissediyorsa ondan yana tavır sergiliyor. Bir arkadaşım, annesinin ev değişikliğinden sonra Alzheimer hastalığının artış gösterdiğini ve eşyaların yerini karıştırdığını, unuttuğunu söylemişti. Demek ki bazı durumlar, değişikliği ve değişimi kaldırmıyor…

*******************

“ne ağlarsın benim zülfü siyahım

bu da gelir bu da geçer ağlama

……..

ne de olsa kışın sonu bahardır

bu da gelir buda geçer ağlama”

İnsan neler yaşıyor? Farklı duygular, farklı yaşantılar, farklı acılar, farklı sevinçler.Gurbeti de yaşıyor, sılayı da kendi içinde. Güzellikleri de algılıyor, incinmişliklerini de çoğaltıyor zaman zaman. Ruhunu yorgun hissettiği de oluyor, çok coşkun olup kabına sığamadığı da. “İflah olmam artık” dediği de oluyor, “Ben nelerin üstesinden gelmedim ki bunun gelmeyeyim?” diye teselli bulduğu da. Her ne olursa olsun yaşadığı, yukarıdaki türküde dediği gibi geçiyor ve geride kalıyor yaşanılan. En çok can kırıkları kalıyor geriye ama zaman her şeye derman oluveriyor…

topla can kırıklarını

uzat elini içindeki çocuğa

bir ben var ben‘den içeri

bir can var candan içeri

bir çocuk büyükten içeri

uzat elini o çocuğa

sarıl sımsıcak

söyleş biraz onunla

konuştukça azalır sızılar

konuştukça büyür içindeki saf çocuk…

çocuklar çabuk unutur

affet her ne varsa…

Bakmadan Geçme