Havanda su dövmeyelim!

Dilimizde kullanılan 'kriz' kelimesi Fransızca'dan 'buhran' kelimesi de Arapça'dan gelmektedir. Kaynakların belirttiğine göre her iki kelime...

Haber

Dilimizde kullanılan ‘kriz’ kelimesi Fransızca’dan; ‘buhran’ kelimesi de Arapça’dan gelmektedir. Kaynakların belirttiğine göre her iki kelime de hastalığın pik noktasını ifade eder.

Bunu Türkçe’de ‘bunalım’ kelimesi ile karşılayabiliriz.

Bunalım, bizde ekonomiyi de çağrıştırır.

Neyse, kelimelerde biraz gezinti yaptıktan sonra gelelim dünyadaki su krizine…

Sanıldığı gibi su, dünyanın bitmez tükenmez bir kaynağı değildi. Sadece su mu? Tabii ki hiçbir şey bitmez tükenmez değildir. Gün gelecek kaynaklar kuruyacak ve insanlık kendine yeni yerleşim yerleri arayacak. Zaten dünyadaki büyük göçlerin ana nedenlerinden biri ‘su’ ihtiyacı değil mi?

22 Mart tarihi tüm dünyada ‘Su Günü’ olarak kutlanıyormuş. Ben de bu günün önemine ilişkin küçük bir araştırma yapayım derken, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edildiğini öğrendim. İlk kez 1993’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda önerilen “Dünya Su Günü”, gerek BM üyelerinin, gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla bu isme bir gün adamak anlamında oluşturulmuş.

Durduk yerde bir gün ilan edilmez ya!

Dikkat etti iseniz son yıllarda bölgemizde de ciddi anlamda su ihtiyacı ortaya çıkmaya başladı. Öyle ki özellikle sulama suyu için çare olarak yapılan Beydağ Barajı bile ihtiyaca ancak 20-25 günde yanıt verebiliyor. Son yıllarda Haziran ayı başında başlayan barajdan sulama sezonu Haziran sonuna varmadan bitiyordu.

Gidip görmedim ama e-sosyal medya sayfalardan takip edebildiğim kadarı ile Beydağ Barajı’nda su seviyesi hızla yükseliyor. 21 Mart’ta ‘Bahar’ geldi diye bayramlar yapıldı ama sanıyorum bu yıl cemreler de havanın ısınması için yeterli olmayacak. Hava sıcaklıkları geçtiğimiz yıllara oranla 20 gün ileriden gelecek. Tabii bu da çiçeklenmeye başlayan bakla ve bezelye gibi sebze, erik ve kayısı gibi meyve ağaçlarını etkileyecek. Tarımdaki ekim, dikim ve toplama maliyetlerini düşündüğümüzde bu yıl çarşı pazarın havayı ısıtacağını söyleyebiliriz.

Konuyu dağıtmayalım. Su krizi diyor herkes. Vahşi sulamadan vazgeçilmeli, damlama sulamaya geçilmeli diyor insanlar. Daha az su isteyen ürüne yönelmeliyiz diyor uzmanlar.

Geçilmeli geçilmesine de bu hemen olacak bir şey değil. Öncelikle devletin uzun vadeli bir planlama yapması gerekiyor. Bu planlamayı da bizzat çiftçi örgütleri ve tarım uzmanları ile birlikte yapması gerekiyor. Maliyet hesapları çıkarılmalı, gerekirse devlet ‘olması gerekene’ destek vermeli. Akarsular değerlendirilmeli ve atık suları boşa akıtılmamalı.

Bundan 30 yıl kadar önce Ödemiş’te bir parka veya kahveye oturduğunuzda önce herkese belediye şebekesinden bir bardak su gelir sonra ne içileceği sorulurdu. ‘Şükür’ elektrik kesintisi veya arıza olmazsa sularımız kesilmiyor ve hala çeşmelerimizden su içebiliyoruz ama artık ambalajlanmış sular tercih ediliyor.

Su krizine dikkat çekelim, kimselerden geri kalmadan e-sosyal medya sayfalarından günü pas geçmeyen açıklamalar yapalım, tamam da…

Havanda su dövmeyelim.

Bakmadan Geçme