'Hak, hukuk, adalet'
Gazetecilik zor bir uğraştır. Hem maddi anlamda zordur hem de manevi sorumluluğu ağırdır… Duyarsınız yazamazsınız! Duyarsınız,...
Gazetecilik zor bir uğraştır. Hem maddi anlamda zordur hem de manevi sorumluluğu ağırdır…
Duyarsınız yazamazsınız! Duyarsınız, sizin yazmanıza engel olan faktörler ortaya çıkar.
Sonuçta gazeteci, emeği ile geçinen biridir ve çalışmak zorundadır. Gazete sahipleri de ağırlıklı olarak patron olduğuna göre patronun dilediği çizgide yazmak zorundasınızdır. Belki yazılı bir kural yoktur bu konuda ama ‘mahalle’ baskısı bunu gerektirir.
Yani görünen veya arka plandaki patronun siyasi görüşlerinin aksine yazamazsınız. Yani, patrona yakın aile ve iş ilişkileri hakkında klavye basmanız zordur.
Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın, öğretmen eşini İslami İlimler Enstitüsü’ne enstitü sekreteri olarak ataması haberini basın yayın organlarından okumuş ya da dinlemişsinizdir.
Hatırlatmak gerekirse Pamukkale Üniversitesi’ne 19 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından asaleten atanan Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ, Bereketli İmam Hatip Ortaokulu’nda öğretmen olarak görev yapan eşi Derya Bağ’ı, yeni kurulan Pamukkale Üniversitesi İslami İlimler Enstitüsü’ne Milli Eğitim Bakanlığı’ndan naklini yaptırarak, enstitü sekreteri olarak atamış, tepkiler üzerine atama kararını savunan Rektör Bağ da bunu eşi olduğu için değil, yetkin birisi olduğu için yaptığını söylemişti.
Rektör Hüseyin Bağ, kadroya 10 yıllık devlet memurluğu şartının arandığını, eşinin Arapça Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdiğini ve bu şartları taşıdığı için atamanın yapıldığını söylemişti.
Olayın kamuoyunda duyulmasının ardından başta sosyal medya üzerinden olmak üzere, atamaya yoğun tepki gelmiş, Denizli’de siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları da atamanın etik (ahlaki) olmadığını belirterek tepkilerini dile getirmişlerdi.
Denizli Milletvekili Melike Basmacı da olayla ilgili bir açıklama yaparak şunları dile getirmişti:
“O makama layık başka birini bulamadınız da mı eşinizi sekreter yaptınız? Son dönemlerde yaptığı atılım ile Denizli’nin yüz akı olan Pamukkale Üniversitesi’ndeki kadro yetersiz mi ki; siz eşinizi o makama getiriniz? Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz mısınız? Hak ve adalet var. Kural tanımaz, etik değerleri bir kenara bırakarak yaptığınız atamanın toplum vicdanında sizi aklayacak hiçbir haklı tarafı olamaz. Bu gücü ve kural tanımazlığı aldığınız kesim, bir gün gelir sizi de mağdur edebilir. Eşinizin akademik hayatını kimse tartışmıyor. Kağıt üzerinde her şey tamam olabilir. Etkili ve yetkin de olabilir. Ne olursa olsun, mühim olan makama birinci derece yakınınızı atamanız. Sizi sağduyulu ve vicdan ölçüsünde bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Denizli’nin yüz akı olan bir eğitim kurumunun başarılarla ülke gündemine geleceği bir dönemde üniversitemizin bu tip polemiklerle konuşuluyor olması rahatsız edicidir. Aklın ve bilimin ışığında hareket etmesi gereken üniversite yönetimini daha duyarlı olmaya davet ediyorum.”
Gelişmeler üzerine kendini savunan yeni bir açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Hüseyin Bağ ise, eşinin Gazi Üniversitesi Arapça Öğretmenliği Bölümü’nü bitirdiğini, hiç devlet memuru olmamış birini oraya atamanın mümkün olmadığını belirterek, “Mesele o kadroya birini atamak değil, çalışması gerektiği gibi çalışan birini atamak. 10 yıl devlet memurluğu gerekiyor. Eşim öğretmenliği ve idareciliği sırasında gece gündüz öğrencileriyle ilgilenen biridir” demiş.
Tartışmaların ardından Rektör Bağ’ın eş atamasının, PAÜ’de ilk olmadığı ortaya çıkmış.
Örneğin Pamukkale Üniversitesi’nin kurucu Rektörü Prof. Dr. Arif Akşit de eşi Prof. Dr. Filiz Akşit’i Tıp Fakültesi Dekanı yapmış.
Gazetelerde konuyla ilgili birçok örnek var.
Rektör Bağ “Pamukkale Üniversitesi ya da başka üniversitelerde eşiyle birlikte ilk görev yapacak rektör ben değilim” deyip işin mantığını özetlemiş:
“Benden önce, kuruluşundan beri görev yapan tüm rektörlerin eşleri Pamukkale Üniversitesi’nde çalışıyordu. O zaman her şey normaldi de şimdi mi anormalleşti? O zaman etik sorun yoktu da şimdi mi problem oldu? Şimdi dünyanın sonunun geldiği yaygarasını çıkarmak niye? O zamanki yasa buna uygundu da ben rektör olunca mı yasa değişti mi? Burada hukuksuzluk nerede, yanlış nerede? Bizden önceki arkadaşlar da gerekli gördüklerinde bu uygulamaya yapmış, sistemde bir hata eksik ya da sıkıntı yaşanmamıştır. Burada şahsıma yönelik bir yıpratma operasyonu çekiliyor”
Devlet, özel bir şirket değildir. İstediğiniz kişiyi istediğiniz yere atayamazsınız. Her şey, bütün vatandaşların gözü önünde olmalı.
“Efendim ben ona güveniyorum; arkamda sağlam biri olmalı”
Ne dersiniz Rektör Bağ haklı mı haksız mı?
Ve etrafımızdaki hangi devlet kurumlarında, ‘filancanın filancası şurda, felancanın felancası da şurda’dır!
“Ama benden önceki filanca da…”
Laf başı gelince ‘hak, hukuk, adalet’ dillerde pelesenk…
İş icraata gelince, ‘Ama yakışıyor’…
Bakmadan Geçme





