Güzeli görmek

Bir akşam vakti. Küçücük bir esinti bile yok havada. Kızımla beraber çıktık, yürüyoruz. İki genç kız...

Bir akşam vakti.

Küçücük bir esinti bile yok havada. Kızımla beraber çıktık, yürüyoruz. İki genç kız yanımıza yaklaştı. Çekingen bir tavırla,

“Merhaba, iyi akşamlar” dediler.

Belli ki buranın yabancısı idiler. Yolda tanımadığınız birinden aldığınız selam, çoklukla adres ya da kişi sormakla ilişkilidir.

Siz de durup bildiğiniz bir yer ya da kişi ise kısa, anlaşılır bilgiler verip yolunuza devam edersiniz.

Elbette ki bunun istisnaları da vardır. Bazı insanlar, bildikleri bir konu hakkında bile “Bilmiyorum” diyerek başlarından savarlar sizi.

Üç beş dakikalık bir zamanı bile başkasına ayırmak istemezler.

*

“Size bir şey sorabilir miyim?” cümlesinin ardından gelen cümle oldukça şaşırtıcı idi.

Ellerinde tuttukları bir kutuyu ve bir poşeti biraz daha yükseğe kaldırarak sordu,

“Buralarda çöp var mı? Biz bu elimizdekileri nereye atabiliriz?

Ardımıza dönüp on beş yirmi metre geride kalmış çöpü işaret ettik.

Bunlar var…

Bir rüya kalıntısı falan değil…

*

Sosyal medyada pek çok zaman rastlıyorum. Sizler de rastlıyorsunuzdur.

“Şurayı böyle bırakmışlar.”

“Burayı öyle kirletmişler…”

Daha az önce vardı ulusal gazetelerden birinin web sayfasında.

Türkiye’deki su varlığının hızla tükenmekte ve kirlenmekte olduğuna dair bir yazı ve görseller..

Daha birkaç yıl önce ördeklerin yüzdüğü göllerde şimdilerde koyunların, keçilerin yayıldığını anlatıyordu.

*

Akıllı olmak, bir şeyin kıymetini varken bilmektir. Kaybedilen şeye değer biçmek, insana ya da toplumlara hiçbir şey kazandırmaz.

Varken kıymet bilelim.

Kirletmek kolay, arıtmak zordur. Çoğu zaman da mümkün bile değildir.

O iki aydınlık ve sevgi dolu genç kızı selamlıyorum.

Sevgi, dostluk ve umutla…

Bakmadan Geçme