Günün getirdikleri (Perşembeden kalanlar)

Bugün yine kayboldu şehrim… Bulan var mı? İnsan siluetleri topladım yollardan. Hayalet ağaçların dibinden geçip renkleri...

Bugün yine kayboldu şehrim…

Bulan var mı?

İnsan siluetleri topladım yollardan. Hayalet ağaçların dibinden geçip renkleri aradım teker teker ama yoktular.

Mekân algısını yitirip bir süre, yitik bir okulun kapısından içeri girdim sabahın ilk saatlerinde. İçeride gerçeği yakalamak umuduyla.

Gri, füme ve gittikçe koyulaşan, ağırlaşan, kendini konuşturan bir güne selam verdik hep birlikte.

“Tek renk olsa hayatta nasıl olurdu?” sorusunun cevabını bulduk adeta günün ilk saatlerinde, tondan tona düşen ve gittikçe siyaha yaklaşan bir tabloda…

“Korku filmleri gibi” diye nitelendirdi durumu bir arkadaşım. Belki biraz melankolik, biraz romantik. Yaşanan durum algıya göre değişiyor nihayetinde, öyle değil mi?

Ama biz yine de görünmezin ardındaki var olanın bilinciyle hayatı tuttuk ucundan. Gün ilerledi zaman ilacı oldu renksizliğin ve teker teker renkleri hayata iade etti. Merhemi sürüp onardı günü skalasını genişleterek…

Araftayım…

Aidiyet duygusunu yitirdim yine. Size de olur mu bilmem. Zaman zaman nereye ait olduğunu sorguluyor insan kendi içinde. Nereye aidim? Bu soru dönüyor etrafında. Çok mekân değiştirme ya da yeni bir yere gitme zorunluluğu, ayrılmadan bir tık önceki ruh hali olabiliyor. Olduğun yerli değil, henüz gideceğin yere de ait değil…

*************************************

Gözlerindeki izleri sil, öyle sokul yanıma. Nereden topladın bilmiyorum hüzünleri. Herkesin içinde saklıymış yaşadıkları. Ama yaşadıklarının ışığını yansıtmalısın dışarıya. Işığı, ışıltıyı yakalamalıyım bakışlarında. Ümidi toplamalıyım. Hadi sil o gölgeleri gözlerinden, öyle gel yanıma…

Yağmur yağdı böyle oldu.

Kaos…

İlerlemeyen trafik

Her yerde sabırsızlık

Evine gitme telaşında insanlar

Yağmur hoşgörüyü alıp götürdü mü ne?

Oysa yıkanan sokaklarla tazelenen doğa, yağmurun yenileyici, arındırıcı gücünü sunuyor bize. Lakin sokaklar dediysek zannetmeyin pırıl pırıl. Çamur deryası olanlar da var. Toprağı unutanlara buradayım dercesine…

Ayrılık çalıyor zaman zaman kapıyı. Ayrılmanın o buruk tadını ta yüreğinde hissediyor insan ama elden bir şey gelmiyor. Yeniden buluşmanın getireceği sevinci aşılayıp ümide kovalıyoruz hüznü ötelere…

bir martı kanadını suya değdiriyor sahilde

bir uçak havalanıyor göğe doğru

bulut yaşını bırakıyor günün üzerine ve

zaman aşımına uğruyor yaşananlar

yarınlara bağlıyor insanoğlu ümidini

yarınlara ulaşmayı arzuluyor biteviye…

yarın artık bugündür bilmeden…

Bakmadan Geçme