• Haberler
  • ihale
  • GÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ – GÜNE DÜŞENLER

GÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ – GÜNE DÜŞENLER

Ne güzel demiş yazar 'gün olur asra bedel' öyleyse an olur yıla bedel. Yaşanılanlardır anı kıymetlendiren...

Ne güzel demiş yazar “gün olur asra bedel” öyleyse an olur yıla bedel. Yaşanılanlardır anı kıymetlendiren ve değerini biçen. Ne kadar ağırlaşırsa şartlar o kadar uzatır algıyı, uzar da uzar zaman. Zamanı bir harman yerine çeviren de, seyran yerine çevirip bahara döndüren de yaşanılanlardır. Ve öyle insanlar vardır ki zamanın içinde her ne yaşarlarsa yaşasınlar anın kıymetini bilip onu değerlendirebilmişler. Yerlerinde sabit kalmayıp şartları güzelden yana döndürebilmek adına insanüstü bir gayret içinde bulunmuşlar. Ve tabii ki tarih onları yazmış her dem. Zamanı ve şartları olduğu gibi kabullenip, var olandan bir adım öteye gidemeyenler unutulup gitmiş elbette…

Uzağı düşleyenler, uzağı arzulayanlar uzatmışlar yolları. Uzağı düşlerken, hayal kırıklıkları köprü olmuş belki de… Uzağı arzularken, yakını kaçırmamak gerek elbette. Ona ulaşmak için çabalarken elindekinin farkına varmamak da olmaz tabi ki. Düşlemek güzel ama düşlerin neresinde ne kadar duracağını bilmek de önemli. O düşlerle ne kadar yol alabileceğini de iyi hesap etmek gerek. Belki günü uzatan ve kaçıran düşüncelerimizdir. Hep öne bakarken durduğumuz yerdeki ve çevremizdekileri görmeden es geçiyoruzdur ne dersiniz…

Mevsim değişiyor Eylül gitti, ayın birinde haftanın birinci gününe başladık ekimle. İlk hafta da bitti. Çok mu hızlı akıyor zaman. Yoksa bu mevsim çok hızlı değiştiği için mi hızlı akıyor zaman da. Düşünceler bile hızla değişiyor bu sıralarda. Duygular cabası. Her rengi bağrında toplayan mevsim, her renk duyguyu da yüklemiş sanki ruhlarımıza. Bir an yağmurla çalıyor kapımızı mevsim ardından sonuna kadar açılan bir güneşle ışıyor göğün yüzü, bütün renkleri topluyor üzerinde bir kuşakla. Bir bakıyorsunuz sisler sarmalamış doğayı, bir an perde kalkıyor geriye yaşanmışlıklar kalıyor sadece. Hızla değişen atmosfer ister istemez yoruyor bedenleri. Biraz da hastalıklara davetiye çıkartıyor, aman dikkat…

Aşure zamanı zaman. Her şeyden bir kuple, biraz ondan biraz bundan, insanlık tarihinden nice örnekle harmanla ortaya çeşitliliğin birleşmesinden doğan müthiş bir lezzet çıksın. Farklı olanların armonisi lezzeti arttıran, tıpkı demokrasi gibi. Farklılıklar beraberinde lezzeti ve zenginliği getiriyor tat noktasında. Bir de sabır. Her bir tat için ayrı bir uğraş, emek ve sonunda bir araya getirip kotarmak. Dozunda, zamanında ne eksik ne fazla. Ölçüyü kaçırmamak. Lezzet ve işin sırrı bunda saklı…

Baştan saralım mı zamanı. Hadi Eylül diyelim yeniden. Ne mümkün! İnsan gibi zaman da önüne bakıyor. Geriye dönmüyor bakışı. Hesabını bile tutmuyor. Kaçanı da, gideni de hiçbir şey geri getirmiyor maalesef. İnsan zamanı harcıyor hoyratça elde etmek istedikleri için lakin elde ettiğinde de onları kullanmaya zaman bulamıyor. Bulabilmişse eğer şanslı addetmeli kendini. Harcananın telafisi yok, elde edilenle gidenin bir saniyesi bile geri getirilemeyecektir zira…

Ey güz, sırla zamanı. Sırla yaşanılanları. Sakla içinde umduklarımızı, unutamadıklarımızı, uyumsuzlukları, uzlaşabildiklerimizi. İnsana dair ne varsa, zamana dair ne varsa, sana dair ne varsa al içine ve yaz ağır ağır yaşanılanları. Yavaş ak, yavaş ak ki yavaşlayabilelim biz de… Alıp gitme başını, yetişmek için koşmayalım ardından. Özlemeyelim geride bıraktıklarımızı, tadına vararak uzanalım yarınlara…

Bir avuç sevgi

Sonra bir tutam hoşgörü

Azıcık anlayış

Biraz öngörü

Samimiyet, tebessüm

Biraz alın teri

Merhamet, sağduyu

Harmanla

huzur için yeterli…

Bakmadan Geçme