Güneş enerjileri, klimalar ve doğalgaz
Çoğunluğu Amerika yerlilerinden oluşan Bolivya'nın ilk yerli başkanı olan Morales'e yapılan darbeyi izliyorsunuzdur. Birgün Gazetesi’nde Fatih...
Çoğunluğu Amerika yerlilerinden oluşan Bolivya’nın ilk yerli başkanı olan Morales’e yapılan darbeyi izliyorsunuzdur. Birgün Gazetesi’nde Fatih Kıyman çevirisi ile Bolivya ile ilgili dış basında çıkan bir haber yayınlandı.
Tartışılabilir belki ama haberde Bolivya’nın ABD’nin keşfinden bu yana Avrupalı beyaz elitler tarafından yönetildiği belirtildikten sonra özetle Morales hükümetinin yaptıkları şöyle özetlenmişti:
“Sosyalizm Hareketi Partisi, iktidarı boyunca yoksulluk oranını düşürmeyi başardı. İşsizlik yarıya düştü ve bazı önemli altyapı projeleri hayata geçirildi. Morales, kendini Latin Amerika’daki ‘kolonilerden arınma’ sürecinin bir parçası olarak gördü, neoliberalizme karşı çıktı; ülkenin önemli doğal kaynaklarını kamulaştırdı ve elde edilen kazancı sağlık, eğitim, gıda gibi hizmetler için değerlendirdi. İzlediği politikalar; ABD hükümetini, Batılı şirketleri ve Latin Amerika’nın solcu hükümetlerine savaş açan şirketler medyasını kızdırdı.”
“Bir takım generaller, televizyona çıkarak hükümetin istifasını isteyip tutuklanmasını talep ediyorsa bu, darbenin sözlük tanımıdır.” Fakat ABD’nin şirketler tarafından desteklenen medyası olanları ‘darbe’ olarak tanımlamamış!
İlginç değil mi! Kapitalizme göre ABD, demokrasinin ve fikir özgürlüğünün başkenti ama medyası göbekten büyük şirketlere bağlı. ABD medyasına göre ABD destekli olduğu apaçık olan müdahale, Bolivya’da ‘zulmün bitişi’ anlamına geliyormuş…
Bu bilgiler, size bir şeyler çağrıştırıyor mu!
**
18 Kasım’da yazdığım yazıda ‘tuvalet meselesi’ demiş, bu konudaki tasarım yanlışlıklarına değinmiştim. Devam edelim ama tuvaletten değil…
Yaşadığımız coğrafya, güneş ülkesi… ‘Güneş ülkesi’ deyiminden kastım, güneşten en verimli şekilde yararlanabiliyoruz anlamında.
Sanıyorum yabancılara ait bir söz olsa gerek: “Su akar Türk bakar”. Bunun ayrıntısına girmeyeceğim. Ben de bu sözden yola çıkarak “Güneş bakar biz kaçarız” diyeceğim.
Güneş, bizim için büyük bir enerji kaynağı ama “Yeterince yararlanabiliyor muyuz?” diye sorsam “Kesinlikle hayır” diyeceğinizi biliyorum.
Çatılarımızdaki güneş enerjilerini kim bu ovaya getirdi ise onun adının bir yerlere verilmesi gerektiğine inanıyorum.
Çatılarımızdaki güneş enerjileri, evlerimizdeki su ısıtmaları için çok büyük bir nimet ama bu teknolojiyi geliştiremediğimize ve çatılarda yarattığı görüntü kirliliğine de o kadar hayıflanıyorum…
Güneş enerjisi ile uğraşan ustalar, çatı işi yapan ustalarla kafa kafaya verip onları gözlerimizin görmeyeceği bir şekilde çatılara yerleştirmesini beceremediler. Çok mu zor?
Ve biz neden şimdiye kadar çatılarımızdaki güneş enerjilerinden elektrik için yararlanamadık, anlamak gerçekten çok zor!
Bir de klimaların dış üniteleri…
Rastgele, ustanın binalardaki en işine gelen yerlerine… Biz yaptık-çattık ve oldu-bitti anlayışı! Günü kurtarma…
Aslına bakarsanız bu, hiç de zor olmayan bir tasarım işi… İnşaat mühendisleri ve mimarların şimdiye kadar çoktan bu işi halletmeleri gerekiyordu ama…
Şimdi de doğalgaz kombi cihazlarının yerleştirilmesi konusu çıktı. Dış görüntüyü bir kenara bıraktım, alt kattakinin doğalgaz atığı üst kattakinin penceresinden içeri giriyor…
Mimar ve inşaat mühendislerini göreve davet edelim mi?