Gündemi yorumlamak
Eskiden, gündemi yorumlayan yazılara köşe yazısı adı verilirdi. Tv'nin olmadığı dönemlerde… İnsanların bir masa etrafında toplanıp...
Eskiden, gündemi yorumlayan yazılara köşe yazısı adı verilirdi.
Tv’nin olmadığı dönemlerde…
İnsanların bir masa etrafında toplanıp birbirleri ile ekran karşısında tartışamadığı dönemlerde…
Neden köşe yazısı? Çünkü bu tür yazılar gazetelerin köşelerinde yer alırdı. Dönemine göre de ünlü köşe yazarları vardı. İsim yazarsam yazı dolar. Ama en azından İlhan Selçuk’u anmadan geçmeyeyim.
Şimdi köşe yazarları yine varlar ve yazıları yine gazete köşelerinde yayınlanıyor ama gündemin tartışıldığı Tv programları daha ilgi çeker oldu. Hatta bu tür tartışmalar, hararetli olursa izlenme oranları daha da artar oldu.
Doğruyu söylemek gerekirse bir dönem benim de ilgimi çekti bu tartışma programları, programlara aynı insanların çıkmaya başladığı yıllara kadar.
Şu sıralar hiçbir tartışma programını izlemediğimi söyleyebilirim çünkü tartışmacının ne söyleyeceğini önceden tahmin edebiliyorsunuz.
Şimdi sosyal medya var… Yani internet ortamındaki paylaşımlar… Orası da öyle bir kuyu ki içinden çıkabilmek çok zor. Hele yorumlara dalar, bir de yanıt yazmaya kalkarsanız…
Uzatmayalım…
NATO tartışmalarını sanıyorum şöyle de olsa takip ediyorsunuz…
Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimi ‘zafer kazandık’ edasında, kimi ‘geri adım attık’ iddiasında kimi de ne olup bittiğini anlama derdinde. Daha önce yazdığım bir yazıda ayna ve bakış açısından bahsetmiştim. İnsanın durduğu yer önemlidir. Hatta nemalandığı yer daha önemlidir. ‘Yanaşma’dan ağanın aleyhine fikir beyan etmesini bekleyemezsiniz.
Peki, ne yapmak gerekir böyle durumlarda?
Tarafların kendi bakış açılarını takip etmek gerekir. Örneğin son gelişmelerde Finlandiya, İsveç, ABD ve Rusya basını neler yazıyor okumak gerekir. Ee bunu da herkesin yapamayacağına göre…
Bu çerçevede konuyla ilgili şöyle bir soru sorsam bilmem ne dersiniz!
NATO, temiz bir örgüttü de biz ‘kirli’ iki ülke olan Finlandiya ve İsveç’in bu örgüte temizlenerek girmesine mi aracılık ettik?
Zafer mi yoksa geri adım mı diye değerlendirmeye kalkarsak, biraz beklemekte fayda olacağını düşünüyorum. Rahip Brunson’un teslim edilmesi, Rasmussen’in genel sekreterliği ve Cemal Kaşıkçı cinayeti bizim için turnusol kağıdı görevi görebilir.
Bugün kısa keselim… Hatta hep kısa keselim…
Bakmadan Geçme





