Gündemi kim belirliyor?

Her gün en az iki kez internet haber sitelerini ziyaret ederim. Günün yurtiçi ve yurtdışı gelişen...

Her gün en az iki kez internet haber sitelerini ziyaret ederim. Günün yurtiçi ve yurtdışı gelişen olayları okurum. Bu, pek çok kişinin yaptığı bir iş olmanın ötesinde duyarlı olmanın bir gereğidir. Ancak benim gibi yerel basında görüş ve düşüncelerini yayımlama şansı olanlar için gereklilikten öte bir durum olduğunu da söylemeliyim.

Böyle bir durum saptamasına neden gerek duydum? Malumunuz, yaz gelince Ödemişli ya yaylaya ya denize kaçar. Biz de deniz kıyısını tercih edenlerdeniz. Hal böyle olunca Ödemiş merkezli gelişen sosyal ve ekonomik olaylara biraz uzak kalıyoruz. Yorum ve eleştiri gerektiren konularda üzerimize düşeni yapamaz oluyorum. Bunun da hoş görüleceğini umarak farklı zamanlarda dile getirdiğim hususlarda bir potpori yapayım istedim bu kez.

***

Eğitim meğitim

Eğitim, bu ülkede dirliğin ve birliğin temel taşıdır. Bir binanın temel taşları yerinden oynatılıyorsa o binanın yıkımı da kaçınılmazdır. Bu güzel ülkenin eğitimiyle oynanmaya ya da şirazesinden çıkarılmasına 1947’de Milli Eğitim Bakanlığı’na çöreklenen ABD Fulbright Bursu yol açtı. O tarihten başlayarak önce Köy Enstitüleri kapatıldı, ardından Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri ve diğerleri. Ülkede nitelikli eğitim veren ne kadar okul varsa sıradanlaştırıldı. Öğretmen temini önce mektupla öğretim, sonra üç ayda eğitim, sonra o da yetmedi, öğretmenlikle en ufak ilgisi olmayan, ziraatçı, arkeolog, veteriner hatta tıp mezunları dahi sınıf öğretmeni olarak görevlendirildi.

***

Çarşambadır çarşamba

“Kamburun biri, bir gece hamama gitmiş. Gece yarısı cinler çıkmış ortaya. Adamın çevresini kuşatıp başlamışlar ‘Çarşambadır çarşamba’ diye dönmeye. Adam bakmış ki kurtuluş yok, o da cinlere uymuş onlarla birlikte ‘Çarşambadır çarşamba’ diye dönmeye koyulmuş. Cinler adamı beğenmişler, sırtından kamburu alıp vücudunu dümdüz eylemişler. Adam, ertesi gün bir kambur arkadaşına rastlamış, başından geçenleri anlatmış. Kamburcağız, geceleyin hemen hamama koşmuş. Gece yarısı cinler gene çıkmış ortaya, gene ‘Çarşambadır çarşamba’ diye dönmeye başlamışlar. Kambur da onlarla birlikte dönmeye koyulmuş ama günlerden perşembe olduğu için ‘Perşembedir perşembe’ der dururmuş. Cinler dermiş ‘Çarşambadır çarşamba’, adam dermiş ‘Perşembedir perşembe’… Cinler kızmış, öbür adamın kamburunu da bunun sırtına yüklemişler, tutup kolundan kapı dışarı etmişler.

İşte böyle, benim okuyucularım! Eskiden beri tutumum hiç değişmedi: Çarşamba günleri ‘Çarşambadır çarşamba’ dedim, sırtıma başkasının kamburunu yükleseler dahi perşembe gününde ‘Çarşamba’ demedim.” (*)

Bozdağlar, Kaz Dağları

“Milyonlarca insanın tüm uyarılarına ve protestolarına rağmen yapılması planlanan maden alanı, Çanakkale merkeze 30 km uzaklıkta ve aynı zamanda 180 bin insanın tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı’nın su havzasında yer almaktadır. Kaz Dağları’nın ana kaynak değeri bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik olup 800’den fazla bitki türünü barındırmaktadır. Bu bitki türlerinden 37 bitki taksonu ülkemiz için endemik, 9 bitki taksonu da Kaz Dağları için endemik özelliktedir. Bölge bitkisel çeşitlilik yanında aynı zamanda kuş ve memeli hayvan türleri açısından da ülkemizin en zengin bölgesidir. Ayrıca etki sınırları içinde yer alan Çanakkale ve Balıkesir ilinin tüm yeraltı su zenginliğinin kaynağı Kaz Dağları’dır. Tarihte de bu zenginlik, mitolojik kaynaklı “Bin Pınarlı İda” özdeyişi ile ifade edilmiştir.

Dolayısıyla Kaz Dağları; jeomorfolojik yapısı, bitki ve hayvan zenginliği ile doğal olarak çok önemli bir bölgedir.” (**)

Yöre halkımızın Bozdağlarda altın aramaya kalkışan firmalara karşı gösterdiği akılcı karşı çıkmayı Çanakkale halkı Kaz Dağları’nda yeterince gösteremediği için bugün 200 bin ağaç göstere göstere yok edilmiştir.

Bir pankart, bugün yaşananları özetler nitelikte: “Doğayı katleden, en büyük vatan hainidir”.

Gündemi biz değil, sevgili okur, sen belirleyebilseydin, hayat belki daha yaşanılır olabilirdi. Bu da gerçek bir okur olmakla mümkün bence…

(*) Cevdet Kudret, Kalemin Ucu, Cem Yayınevi, 1991, 1. Basım.

(**) ÇYDD Genel Merkezinin basın bildirisinden alıntı.

Bakmadan Geçme