Güncellediklerimiz

yüzyılın yirmi birinci yılının yirmi birinci gününü yaşarken yazıyorum bu yazıyı. İnsan, zamanının çocuğuymuş. Biz de...

  1. yüzyılın yirmi birinci yılının yirmi birinci gününü yaşarken yazıyorum bu yazıyı. İnsan, zamanının çocuğuymuş. Biz de bu yüzyılın getirdikleriyle zamanın titreşimine uyarak hayatın tınısını yakalamaya çabalıyoruz. Birçok eylemimizi sanal ortamdan yapılandırmaya çalışırken sevdiklerimizle de uzaktan iletişimimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. Özlemler büyüyor haliyle. Sevinçlerimizi uzaktan paylaşıyoruz. Üzüntülerimizde bir araya gelemiyoruz maalesef, bu da garip his uyandırıyor insanda. Eksiltili bir hayat yaşıyoruz. Temkinli, tedbirli yol almaya çalışırken zamanda tadı kaçık anlar depoluyoruz belleğimize…

Haftaya güzel bir sürprizle merhaba dedik malum, Ödemiş’imize kar yağdı sabahın ilk saatlerinde. Şöyle gönlümüzü bir hoş eyledi, sonra çekildi. Kısa süreliğine de olsa çatılar ve arabaların üstleri beyazladı. Herkes, anı paylaşma derdine düştü ama yine sanalda, uzaktan. Çocuklar koşup sevinç gösterisi yapmadı kar altında, yapan karı toplamadı minicik avuçlarında, anın tadını çıkartmadı insanlar. Benim sokağımda böyleydi durum. Pencere ardından, dokunmadan, uzaktan…

Ne çok yaşanmışlığım olduğunu düşündüm kışa ve kara dair. Sert iklime sahip bir coğrafyanın çocuğu olunca kar da buz da çokça hayatımızda yer etmiş. Elbette çok uzun süren yağış sonrasında her yerin beyaza boyanması ile müthiş manzaraların oluştuğunu da tahmin edebilirsiniz. İnsan, izlemeye doyamaz. Sonra güneş yüzünü gösterdiğinde adeta mücevherat dökülmüş gibi ışıldardı her taraf. Elbette biz çocuklar, kızaklarla soğuğa aldırmadan kaymanın tadına varırdık. Çocuk dünyamızda kışın en güzel eğlencesiydi. Kızarmış burunlar, üşümüş ellerle evin yolunu tuttuğumuzda sıcacık duygularımız, hepsine baskın çıkardı. Dedik ya insan zamanının çocuğuymuş, galiba biraz da çocukluğunun insanı. Orada yaşadıkları, ayrı bir etkiyle yer ediyor insanda. Unuttuğunu zannettiği şeyleri ufacık bir yaşantıda yeniden güncelleyiveriyor.

Güzellileri güncellemek dileğiyle…

mevsimin üstünde

ılık bir nefes

fısıldar gibi

yumuşacık

savruluşlar

göğü alçaltıp

örtü yapıp

bembeyaz bir yorganı

usulca

ayaza çaldı ellerini

saçaklarda

üşüdü minicik yürekler

üşüdü çocukluğumuz…

 

Bakmadan Geçme