Gülümse

Seksenli yılların ikinci yarısıydı. Hem aynı bölümden hem de yurttan arkadaşımla Selçuk'a gidiyorduk. Bahar mevsiminin bir...

Seksenli yılların ikinci yarısıydı. Hem aynı bölümden hem de yurttan arkadaşımla Selçuk’a gidiyorduk. Bahar mevsiminin bir cuması. Yağmurlu bir hava.

Ne güzel şeydir yağmurlu havalarda yolculuk yapmak. Hele yeriniz de cam kenarında ise.

Herkes için öyle olmasa bile şairler sever yağmuru.

“Öyle istedi ki bir şeyi bugün içim

Dedim kendi kendime bari çocuk olsaydım

Yine bir camdan seyrettirseydi dadım

Yağmurun yağdığını bahçede sicim” der şair dizelerinde.

Yağmurun camlara vuruşunu izlemek de bir yere kadar tabi.

Bir haftanın yorgunluğu ve sıkıntısı omuzlarda. Epeyce başlayan sınavlardan, arkadaşlardan konuştuk. Öylesine dalmışız ki sohbete… Birden çaprazımızda oturan bir genç dikkatimizi çekti. Elinde bir mizah dergisi ya gülümsüyor belli belirsiz yahut küçük kahkahaları taşıyor oturduğu yerden.

Her sayfa çevrilişinde gülümsemeler, kahkahalar sürüp gidiyor.

İnsanoğlu meraklıdır. Birinin elinde bir şey görmeye görsün. Merak eder nedir. Yakınına gelmek, dokunmak, koklamak ister.

İnsan en kolay görerek öğrenir çünkü.

Gördüklerini önemser.

İçimizi kemirmişti meraklı bir kut yol boyunca. Gülünecek bu kadar ne vardı sayfalar arasında.

Selçuk’ta istasyona gelip trenden indiğimizde ilk işimiz birer Gırgır almak olmuştu. Eve kadar sabredebilmek ne mümkün. Hemen oracıktaki banklara oturup o genci gülümseten güldüren karikatürleri çizgileri çözmeye koyulmuştuk.

Gülmek o kadar kolay bir iş değil. Bir kültür işi her şeyden evvel.

Sayfaları birbiri ardından çevirirken aradığını bulamamış olmanın hüznü vardı yüzlerimizde.

Biz acıyı, kederi, hüznü yücelten bir toplum olmuşuz.

Diğer doğu toplumları gibi.

Garip bir zevk almışız tarih boyunca acı çekmekten.

Ağlamak sefaletin, acizliğin; gülmek ise refahın, mutluluğun göstergesidir çoğu zaman.

Gülmek sağlıktır.

Gülmek hoşgörü.

Gülmek birlikteliktir.

Gülmek umuttur.

Usta çizer çizgileriyle gülümseten adam Galip Tekin öldü. Bizi gülümseten biri daha sadece çizdikleriyle yaşayacak yüreklerimizde.

Günümüzde yaşamımızın pek çok yerinde mizahın, nüktenin, esprinin pek de yeri kalmadı kadar çok olumsuz olay duyuyoruz izliyoruz ve okuyoruz ki… Gülmek için bahane bulmak kalıyor geriye. Gerçek nedenler bir bir buharlaşıyor.

Bir şiirle bitirelim.

Güzel İnsanlar

Kuru bir yaprak gibi

Ufalanıyor

Avuçlarımızda zaman

Geçiyorlar bir bir

O güzel insanlar

Bırakıp en güzel gülüşlerini aynalarda

Giyitsiz bir ayak kadar yalın şimdi

Şiire düşen acı

Bilmem

Söz mü ağır sessizlikten

Yoksa

Sensizlik mi sözden…

Niçin bunca hüznü

Heybesinde taşır Eylüller

Katıksız bir gamdır hep

Doğranan aşımıza

En kötü adamı gibi filmin

Peşinde tüm karanlıklar

Yiten sen misin

Biz miyiz sensizlikte…

Kuru bir yaprak gibi

Ufalanıyor

Avuçlarımızda zaman

Geçiyorlar bir bir

O güzel insanlar

Bırakıp en güzel gülüşlerini aynalarda

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme